'genel rahatsızlık'varlığın zahmet veriyorsa al canımı demişsen can verene can verenin de canından çekenin de vardır bir bildiği varsa bildiğin mühletin diliyle dilin yalan söylese de güzelmiş gözün ateş görse de bir hoş ellerin, daha neler! ellerimle daha ne yükler çekerim bilinmez ellerimle ne yazarsam bin yıl geçse de değişmez hep bir harf senden doğacak bu cansızlık da hayat ne arar deme! her biri anne şefkatini arayacak ’anne ve sen’ deyip dizine başını baştan sona bir kelimeyi koyacak kemik bıçağa, bıçak kalbe, kalp yaraya her nefes alış yokluğuna dayanacak bir ömür diyelim ki böyle geçsin hani mesela böyle de yaşanıyor desin gök, tastamam yer ile sarılıp kıyam etsin sen bilirim ki inadına öldürür kalbini kalbine giden yola çekip yoktan setleri huzurda isyan eden iblis gibi ’yok’ dersin madem iblis dedik, ona bile lüzum yok aydınlık şeytanın bacağını özlemiş öper bir yanda huzursuz, masum dört ayaklar bir yanda aç karnına makarna haşlayanlar benim de adım olsun diye imza atanlar alanlar, bakanlar, cayanlar, çalanlar dayananlar, ezanlar, falanlar filanlar mutsuzluktan ölsem de, bak şimdi bir fena oldum ağlamadan gözlerime eylülü sundum iftihar et, payın çok var bu fenalık da kötü anlamda değil, şair ayağında ben yazarım da ama sen görmezsin hani gören iki göz olsaydı da, bilinen bilinmeyenden sormalısın bana şifahen pek önemli şeyler değil aslında bilirsin kendimize önem atfetmenin sonucunda affedilmez homo, sapiens olmuş da özlemin arzına bir de şiir icat etmiş etmiş, etmiş de iyi halt gibi çevirmiş bir de tüm dünyaya aşk böyle demiş böyle varlığın da böyle ateşin de böyle üşümenin de hani böyle şeyin ta şeyine derler ya; şimdi tam üzerine bastık bastık, bir de sıvayıp mana aradık mananın da, manaya karışan duygunun da duyguyu anımsatan varlığın da a, bak yine başa geldim başına bela değil başından def olup hayatıma koyan ne varsa ha durma, bak şuradan az deşilmiş hâlâ iyimser bir zevatın aklıyla çalışır bir şey bulurum ben taş diyeyim ona, sen ’layığın’ de sımsıkı sarılırım vallahi gözlerimle ıslatıp, karışırsam ona a, taşa bile zulüm ediyor dersin billahi dersin sen böyle bir şeytanı ne kabe’de ne de saraylar da görebilirsin ah canım günahsız, ben ibrahim değil, ismail severim at taşı, vur günahını aşkın ses edip ah dersem yok öyle cayma her taş atışında gözlerine bakıp sana: ben değilim bilirim, hiç layık değilim layığından bir gün yok, bu da değil böyle de şeytanlık olmaz şimdi doktor da anlamaz filan sen şeytanlık görmemişsin yine de mutlu ol yok, yok.. rahatsızlık verip gece gündüz sana seni sevip yanında olmaktan dolayı, özür filan şimdi o bile rahatsız eder benden ötürü seni neyse s.ktir et, havalara aldanıp üşütme e mi! |