....herhangi bir yerde, herhangi bir aşk, uzaklara giderken sessizce...ayrılık her yerde aynıydı yada aşkların dinilmez acısı....gözlerde...sular altında bir mazi bırakırlar....
I
Pimi çekilmiş vedaların titrek seslerinde Zaman fitili yanarken kısalır saatler susardı Tahrip gücü yüksek ayrılıklar, kapılara dayandığında İnfilakında kalır henüz yeni çiçek açan akasyalar Dökülür dallar, kırılır kollar Patlamamış baharın habercisiyken badem çiçekleri Ayaz çalardı gözlere Yaprak dökümünde kalırken mevsimler İlk yaprak dökenlerden olurdu papatyalar Avuçları kanatırdı beyaz, en azını gelincik renginde
II
Islak sokaklarıyla su altında kalırken bir şehir Venedik’in dar sokaklarında boğuluyordu gondollar Floransalı bir ressamın ellerindeki kurumuş boyalarla Parmak uçlarıyla çizilen son fulü bir tablo oluyorduk Arnavut kaldırımlı caddelerde Yüzleri boyalı sokak şarkıcılarının Ağızlarında kurutuluyorken aşk şiirleri
III
Tenine dokunmak için tırmanırken Ağrı’nın Zirvesine ulaştıkça özlem, daraltıyordu ciğerimi Hasankeyif’in en keyifsizliğine şahit olurken Gömülüyorduk su altında kendi mazimizin içinde Gözümüzde çukur dolduran sağanak sular Bir ozanın dilinde ıslanıyordu ayrılığındaki aşklar Çoban masallarına karışıyorduk, kendi kanlı terli coğrafyamızda
IV
Karışıyorduk toprak kokusuyla sulara Herhangi bir şehrin herhangi bir köşesinde Gece çökerken şehirlere biz Güneş’le batıyorduk Bir aşkın şahitliğini kirpiğimizdeki bulutla yaparken Gidiyorduk valizi hazırlıksız ruhlarımızla başka ülkelere….
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
HER/HANGİ BİR YER şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
HER/HANGİ BİR YER şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
HER/HANGİ BİR YER ( Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın )
I
Pimi çekilmiş vedaların titrek seslerinde Zaman fitili yanarken kısalır saatler susardı Tahrip gücü yüksek ayrılıklar, kapılara dayandığında İnfilakında kalır henüz yeni çiçek açan akasyalar Dökülür dallar, kırılır kollar Patlamamış baharın habercisiyken badem çiçekleri Ayaz çalardı gözlere Yaprak dökümünde kalırken mevsimler İlk yaprak dökenlerden olurdu papatyalar Avuçları kanatırdı beyaz, en azını gelincik renginde
II
Islak sokaklarıyla su altında kalırken bir şehir Venedik’in dar sokaklarında boğuluyordu gondollar Floransalı bir ressamın ellerindeki kurumuş boyalarla Parmak uçlarıyla çizilen son fulü bir tablo oluyorduk Arnavut kaldırımlı caddelerde Yüzleri boyalı sokak şarkıcılarının Ağızlarında kurutuluyorken aşk şiirleri
III
Tenine dokunmak için tırmanırken Ağrı’nın Zirvesine ulaştıkça özlem, daraltıyordu ciğerimi Hasankeyif’in en keyifsizliğine şahit olurken Gömülüyorduk su altında kendi mazimizin içinde Gözümüzde çukur dolduran sağanak sular Bir ozanın dilinde ıslanıyordu ayrılığındaki aşklar Çoban masallarına karışıyorduk, kendi kanlı terli coğrafyamızda
IV
Karışıyorduk toprak kokusuyla sulara Herhangi bir şehrin herhangi bir köşesinde Gece çökerken şehirlere biz Güneş’le batıyorduk Bir aşkın şahitliğini kirpiğimizdeki bulutla yaparken Gidiyorduk valizi hazırlıksız ruhlarımızla başka ülkelere….
Kaleminiz daim olsun yürek sesiniz hiç susmasın kutlarım
bu benim şiirden kaynaklı değil çok şiir çıkması...bunun kaynağı içinizdeki imgelerin ve duyguların yoğunluğundan bence ve bundan da kesinlikle eminim....
Günaydınlar... İmge olayında cimrilik kelimesini en son siz kullanmalısınız bence.Anlaşılan siz, kendi yazdığınız o yazıları okumuyorsunuz sanırım.Dünkü nesir yazınızdan otuz şiir çıkar neredeyse çünkü imge denizi gibi... İsabet olmuş o zaman bu renk :-)
Bu kadar beğeni dolu ve güzel bir yorum, bence pembeye boyanır :-) Çenenizden şiir hiç düşmesin :-))) Hatta gevezelik yapıp yazılara bile aktarın çenenizden düşenleri... O harika şiirinizi okudum büyüledi beni ayrıca... Selamlarımla...
Karışıyorduk toprak kokusuyla sulara Herhangi bir şehrin herhangi bir köşesinde Gece çökerken şehirlere biz Güneş’le batıyorduk Bir aşkın şahitliğini kirpiğimizdeki bulutla yaparken Gidiyorduk valizi hazırlıksız ruhlarımızla başka ülkelere….
Islak sokaklarıyla su altında kalırken bir şehir Venedik’in dar sokaklarında boğuluyordu gondollar Floransalı bir ressamın ellerindeki kurumuş boyalarla Parmak uçlarıyla çizilen son fulü bir tablo oluyorduk Arnavut kaldırımlı caddelerde Yüzleri boyalı sokak şarkıcılarının Ağızlarında kurutuluyorken aşk şiirleri
yürek sesinizi okudum şiirinizde tebrıkler selam ve saygılar