kulağım çatlıyor yanlızlıktan bir hava alanı diyorsun iniyor benden kuşlar evin en görkemli yerinden içimden ırıyor bakışlar
Açılmış eğreti gülleri kokularında baygın En görkemli saatinde yıldız alasının Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içinde dingin Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu ayakkabısı çocuğun Rüzgar uzak karanlıklara koymuş yıldızları Mor kıvılcımlar geciyor dağınık yalnızlığından
Heryerinde ağır yanık izleri yıldırım kusuyor geceleri Ayrılığı hisettim demirlerin pasından Ay ışığı gözlü karabiber ağaçları kadın Gecenin ırmağında yüzdürüyor zambakları yeninde unutulmuş tedirgin gülümsemeleri
Doğudan gelen bir kutuyu açarken kilitler gıcırdıyor ve kirişlerde ağlamaklı sesi Veya terk edilmiş bir evin içinde dolap siyah buruk toz kokusu bulanık Bazen hatıralar eski bir kutu bütün bir hayatın yaşadığı kuytu Bin düşünce uyuyor pupa yelken
Mitolojiyle ne kadar barışıksın O kadar insansın Ne kadar yalan söyleyebiliyorsan aşka o kadar yakınsın
Akşam gördüm seni Değişmişsin denizlerde Akmıyorlar artık aynı yöne Yaşlanmak gibi değil sanki Sana hayatı yavaş yaşa demiştim Bıkmışsın Bende zamanı unuttum sende Hep yanlış bakıyorum her seye
Nice kırık resimler var bende Kıyısında unutulmuş hayatın Sabahlar geceleri sayabildiğin kadar Bülbül bir gül için her baharmı ağlar
her yanı gökyüzü biçiminde bir kadınbulut taşıyor sırtında gözleri bir patikanın uçurumunda usanmış gökyüzüne küfür etmekten belli kendi gökyüzünü arıyor bende
bütün ağaçlar yağmur altında bir adam toprak taşıyor sırtında gözleri uçurumun dibinde usanmış yeryüzünü paylaşmaktan senin bir yüzünü arıyor bende
sen ben ve bulutlar senin yüzüne ay ışığı düşüyor habire unutuyorum bakışlarımı sende buralarda yalnızım belli biraz konakladığımız küçük dünyada her kes kendi derdinde seni düşünen yok belli
mutlu olmak mutsuzluğu büyütürmü sence kendi toprağına gömülmek mutlu ediyormu seni mutlu birini görünce mutsuzlukmu anımsıyorsun nice insan var güneşle doğup akşamdan ölüyorlar oysa ve kalabalık yaşamayı seviyorlar belli böylece kendilerini güvende sanıyorlar yada iç güdülerinin tutsağı olarak yada bir yalan bulup takılmak ardından yada tek kalıp yollarda kurda kuşa adres sormak
"tutsaklık" gece yarısı kentlerini çağrıştırıyor bende bomboş sokaklarda seni aramak dükkanlar kepenklerini indirmiş dahi olsa elmalar üzümler kestaneler aykırı bir ortamda bir ölülük her seyde bir donukluk içerisinde bir anlamları yok boşalmış balık ağları bir işe yaramamanın hüznü içerisinde
bir vitrin düzenleyicisinin bütün hüneriyle süslediği bir plastik manken soğuk camın ardından yalnızca karanlığa gülümsemekteler sanki orada hiç kimsenin göremediği çok insanca bir olay var
oysa görünürde binlerce volt elektrikle yüklüymüş gibi gergin ve tehlikeli duruşuyla gece bekçisi bir de onun tabancası vardır yalnızca yani bütün kent koca bir hapishane gece bekçisi de melek olabilir mesela
hızla geçip giden bir trenin gürültüsü çok uzaklardan geçen bir geminin düdüğü seni birden o sığ kaygılarından koparırlar içinde bir tutam fırtınanın giderek büyüdüğünü duyarsın vitrinlerin ve kepenklerin arkasındaki eşyalar insanların hırpalayıcı dokunuşlarından kurtulmuş kendi kendilerine yaşamaktadırlar yaşayamıyorduk biz öyle
insanları iki yüzlü olmaya çağırmıyorum kuşkusuz insan bir başka insanı da yüreğinde duyabilmeli bir de suskunluğun altında yatan korkunç haykırışı yaprağın dalından kopuşu ile yere düşüşü arasında geçirdiği o çok uzun ve kanlı serüveni bir de
hiç unutmam bir tren yolculuğu yapıyordum tren birden tehlikeden kaçan bir yılanın deliğine girmesi gibi kıvrılarak bir tünele girdi tırnaklarımdan kan sızıyordu
bu yüzden bir yanım yeryüzü bir yanım yalnızlık gibi bir yanım gökyüzü bir yanım yalnızlık sürekli kendini dövüyorsun nerede bir fırtına kopsa camlar kırılıyor içinde sen hangi ölümü yaşıyorsun bende
geçmise bakıp çocukluğuna dair bir belge var mı elinde ömrünün sokak aralarını yokluyorsun bende unutmuş olabilirim diyorsun kapı eşiğinde yada bir duvar dibinde
bu şehirde bir şeyler eksik gidiyor gidelim diyorsun habire bütün gemiler batmış oysa iskelede yalnızız bu şehirde bir şeyler garip ihanete uğramış bir deniziz bir çocuğun elleriyle değişip gidiyorsun hep
acemi bir terzi gibi kullanıyoruz zamanı biçtikleri yollar da uçuşan kesilip atılmış kumaş parçalarıyız
hayatı anladıkça büyüyor insan büyüdükçe dönüyor ilk yalnızlığına acı, kurşun yüklü bir tabanca gibi sinsice sokuluyor böğrümüze bir de artık çekilmiş bir deniziz tuzu ve maviyi çaldılar kıyılarımızdan hayatta ne kadar yumruk attığın değil kaç tekmeden sonra ayaga kalkabilecegin önemli yada acıkıyorsun habire sofradanmı doyuyor duyguların yemesen çalışmıyormu miden
işte çocuk koşmaya çalışıyor kumsalda karanlığı çözüp ayaklarından soluduğu yağmur kokuyor bir sevinç yeşeriyor bende yüzündeki yıkıntılardan şairler sürekli ateş taşırlar ellerinde tutuşturacak bir şey bulamazlarsa kendilerini yakarlar
ve şarap şişesi birden çatladı toprak kana bulandı Dağlar da yandı bende kargalar sustu gün ağardı adamın elindeki dal parçası yanıyordu hala
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
tutsaklık şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
tutsaklık şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bir roman, tamam bir öykü diyelim, okudum çıkıyorum.
Şiir lezzetiyle, bir adamın ömrnünden bir kesit... Tamamınından özet hatta. En kalabalık anında, içinin. En yalnızken yakalandığı bir an diliminde üstelik... Kendisiyile didişmesi, ötekine öfkesi, öfkesince tutkusu sonra. İç muhasebe en çok da.
ben nedendir bilinmez, sen yorum yazacaksin diye siir yaziyorum sanki.. saygilar eyvallah selamlar benden olsun bizim kiz çocuklara ve yanindakine selamda benden
Bir roman, tamam bir öykü diyelim,
okudum çıkıyorum.
Şiir lezzetiyle, bir adamın ömrnünden bir kesit...
Tamamınından özet hatta.
En kalabalık anında, içinin.
En yalnızken yakalandığı bir an diliminde üstelik...
Kendisiyile didişmesi, ötekine öfkesi, öfkesince tutkusu sonra.
İç muhasebe en çok da.
Seviyorum uzun soluklu şiirleri.
Zorla değil ya.
Teşekkürler şiir ziyafeti için.
Güçlü kaleme içten tebriklerim ve saygım ile.