ŞİMDİ SÖYLEYEYİM, İSTER MİSİNben şimdi; fırtınanın, vapur seferlerini aksattığı bir kentin penceresindeyim. hani, beni nasıl seviyorsun diye sormuştun bir gün. tam ucuna gelmişti de dilimin, söyleyememiştim. ben seni, geç kalışlarına tanıklık eden yağmurlu akşamüstlerinin, kaldırım taşları gibi seviyorum diyememiştim. şimdi söyleyeyim, ister misin… ben şimdi; mevsimin, bütün yolları kapatacağı bir kentin penceresindeyim. hani, beni nasıl seviyorsun diye sormuştun bir gün. gözlerimin kepengini indirmiş, söyleyememiştim. ben seni, bütün heyecan renklerine boyayıp da attığın her adımı, ne zaman geliş olsan, öyle seviyorum diyememiştim. şimdi söyleyeyim, ister misin… … ben şimdi; kahve fallarının, hiçbir şey söylemediği bir kentin penceresindeyim. hani, beni nasıl seviyorsun diye sormuştun bir gün. ölü bir deniz gibi susmuş, söyleyememiştim. ben seni, yalancı telvelerin arasına saklanmış, ufuk çizgisinin ardını, hiç göremeyecekmiş gibi seviyorum diyememiştim. şimdi söyleyeyim ister misin? Cevat Çeştepe (eski tarihli bir çalışma) |