OYSA BEŞİNCİ MEVSİMİ TUTMALIYDIK ÇILDIRASIYAsorularla çıkmadan yola bütün renkleri denedim dilsiz bir hayatla söyleşip durdum figüran şamatasından sıkılıp yağmurun şapırtısına baygın düşene kadar koştum rengimle sokakları boyadık çocuklarla bir uçtan bir uca yine de müziksiz tek bir harfe uzanmadı ellerimiz.. Mor çiçekli eşarplara saralım bu gece düşlerimizi üstelik vakit kızılca kıyamet mayıs’ın sarkacındayken Mor’un o ’asil’ güzelliğinde yeniden dönelim kelebeklere kırlara..uğur böceklerine..gitarın sesi,renklerin cümbüşüyle kırık kapılar,dar kaldırımlar ve gökyüzüne bırakılmış uçan balonlarla kafesli cumbalı evlerin pencerelerinden şehrin tüm sokaklarına örtünmek o düş rengi Mor’u hayal et! yalnızlık bir orman gibi gelip dayanmadan kapımıza ve kendi ıssızlığını çoğaltmadan rüzgarlar dönelim gökkuşağının yedi rengine nasılsa ayak izlerimiz bulur bizi,yola çıkmadan hayal et! yeryüzü ne kadar dayanır utancını gizlemeye ’’Bir yıldız dokunsa ellerimize bitecek çınlaması kulaklarımızın sırılsıklam olacak Mor çiçekli kumral gülüşlerin haydi yaslanalım bir rıhtımın gölgesine çekip çıkarmadan beni sabıkası bozuk bir gecenin künyesi dünya tenha..dünya kalabalık.. Şimdilerde düşle eşzamanlıyım sevgili bu mevsimde seni anlamak sahnesinde bir oyunun doğaçlama hüzünlenmektir mat bir senaryoya’’ |