DİLEMMA VIIyol üryan gider kah bir acem lalesi solar bu çarşıda, sana olan meylini satan tüccar bir mermer sutre diktiğinde kalbime yalnız sana dillenen bir dilenci gibi satarım hilkatimi ses verildiğinde toprağa balçık nasıl sıyrılırsa çerçinin bohçasından kemiklerimi üflesen şu istanbul lalesine sana el açmış ve bitap heykelimi çıkarır soğanından fetihler kırılır yüreğin dehlizlerinde sefalettir bu tıknaz vucuduma resmedilen oysa ressam neyin icrasını bahşeder ki nutfeye belirse alametler hatrıma mükabeleye bir taştır toprak yığınına anlardır ki usa düşer suya düşen cemre kahrımı bana muştulayan gözlerle öyle düşer ki…. toprak ne insan ne? Yoldur, ızdıraba sunak gözlerim Kah nebatın ismine direnir ayaklarım Hasılı sebebim Tüccar mı suçlu yoksa nefsim mi Her vaktime evvelimi resmeden bu dilemma Gözlerini hemhal eder mi yüreğime Zaman ki Savursan toprağa buğdayı utanır başağından Eğilir hınzırın dişleri arasına Usturaya yatar gibi dimağıma düşen Ellerin arasından heba ederken nefesimi Zamandır Kaderimi şerleyen Bir daha düşlenecek günler niyetine Her gün Güvercinin başını koparan bir ulak geçiyor kapımdan Aşina bir yumru kucağında Bir dev kazanı gibi suları çekilmiş Bırakıyor tüm mektupları Aynı adımlara aynı kaldırımı süsler bu dilemma Bu dilemma gayri ihtiyari sapağını şaşırmış Dökülüyor hücre hücre damarlarıma Yeis içre isli kandil Yanıyor ıslığım halvetim içre Düş beni zabıtlardan bir istanbul yangını olmadı farzet Dilenciyim Az da geçer çok da geçer yüreğinden Ama bir günahın var bende Hakikat haşrına nazar edecek bu sevgimin günahı. AHMET SERDAR OĞUZ |
Yanıyor ıslığım halvetim içre
Düş beni zabıtlardan bir istanbul yangını olmadı farzet
Dilenciyim
Az da geçer çok da geçer yüreğinden
Ama bir günahın var bende
Hakikat haşrına nazar edecek
bu sevgimin günahı.