TARUMARÖmür… Mirim. Okların mecaline verilmiş bir yaydı. Esrik kirişlerinde zamanın, son deminde, Kader; Yutağı çakal görmüş bir neslin imtihanıydı. Altın örste dövülmüş kılıcın Kabzasını kirletecek bir el için, Simyaya düştüğü asırda, Bendili gevşek uçkurun adı; Sabırdı. Maznun olan neydi mirim, İlim mi? Ya mazlum olan… Zulüm müydü? Bu izahını bulamadığımız ifrit, Bu atalet neydi? Bildim mirim, bildim. Bu, Çağın eklemine sinen garbın cehaletiydi. Çünkü deryada uyuyanlar, denize küfretti, Çölde uyuyanlar güneşe. Uyananlarsa kendine, Kendi uzvundan ikram ettiği kanla, Ekmeğini sevdi. Tekerrürden nasibini alan, Dostun ilmeğinden geçmeyi iyi bilir mirim, Ceddi ilhak edilse bile, Çekirdeğinden nihayeti elbet bulur. O sebeple mirim, Geçmişine uğramadan, geleceği imar etmek En büyük tarumardır. Eyvallah. Ahmet Serdar OĞUZ |