salkıma düşecek kadar cam gizleyen
sırlandığında ben diye anımsanabilecek
/gözdür değmesine karşın hazret
vadi yokuşu kadar düz, kemiğin ıslığına verilen yol
iki ucu iki kıble
annesini bırakan cenin kadar yorgun

evlada ihya edilen vaatlerin israfı
annemin kendi kulakalarının bile duymadığı isyanı
sözdür dudaklarımı kal eyleyen
kasvetim ihtiyar, hemhal olur yüreğim
kırar sokağın fahişelerini kaldırımlar
/sulanır sabaha karşı güneş
temizlenir dildeki tüy ve bade

yarıda kesilecek kadar fetvasız
haceti kaftanımdır ve içre bır tını
-nefis! Der.
/öyle abıhayat bulur iblisin cismi
kırklar meclisi görmemiş bir ilkindi üstü
dökülmüşüm bir heykel kalıbına
düz geçilmiş yüzüm iki kulak ve bir kibrit çöbüne asılı papatya
cenneti sayarken cehennemin dalında

üryan geldi hıfzı mechul bir şiir gibi can
bir kakül şahmeran pulu boynunda
yalnızca nefeslendiğim kadar hükümdar
avizeye sıkışmış bir takunya telaşı
/hep çoçuk değil üstad.
Hiç çocuk olamayacak kadar şairdim.

Çekirdek
/ve kalibresinden aşkın huzuruna açılan el
Bir çınar gölgesinde idrakı mutlak
Sokağı dönmeden,
Vardiyanın tütüne şehredilen son nefesi kadar
Namütenahi işvelerle gelir yine kadınlar
Cımbızlarına iman eder gibiler
/ etçiller

Yır söylediğin yerde ozan, ellerimden sazını düşürdüğümde
bir elementin eriyiğini gönlüme hal bildiğimde
/ne yar eyledim ki hilalin şavkını satar bu karanlık
ben ihtiyar bir tahhiyat merhalesi gözledim yıllarca
hırkam satlıktı sevi ucuz
ser eylediğim başaklardan düşecektim can
tuz bile karanfil kokuyor şimdi.