Biz Biraz Eksiğiz Sevgilim
Biz sonu hüsranla biten bir romanız.
Onlar ise masal. Şiirler mi ? Şairin , şahidi olan gözyaşları... Biz uçlarında kırmızı ve beyaz , boynu bükük zambakların birbirine paralel baktığı iki uçurumuz. Onlar ise bozkır doruklarından akdenizi görmeye çalışan iki zencefil yaprağı... Adı batsın yalnızlığının, kalbine... Canı yansın. Canına kast etsin , düşen düşlerindeki umutların. ’Beni mumla arayacaksın ’ demek kolay. Sorarım sana ! kendini hapsettiğin karanlıktan çıkmak için kimin eline muhtaç kalacaksın. Elbet elime tutuşturduğun mumun ömrü bitecek Sen yine karanlıkta diz çöküp ağlayacaksın. Duyulmayacak sesin. Duyulmayacak feryadın. Adının geçtiği her paragraf devrikliğinden devrilecek. Utancı gün yüzüne çıkacak , kırdığın hayallerinin. Biz bir dalda kuşlara azık diye bırakılan iki meyveyiz Esen rüzgarda bir birine sürterek çürümeye mahkum olan iki meyve Onlar ise hayatımızdan düşüp savrulan, Kimi zaman sararan kimi zamanda yeşil renginden utanan yapraklar. Biz birbirine söylenmiş iki yalanız sevgilim. Onlar hak hukuk deyip düşeni gammazlayan iftiralar. Ayrılığı gözden uzak tutup, gönülden sızan kana sebep olan hatıralar. Hatırına sığınıyorum sevgili, Bilirim yeri yok dudaklarımın alnındaki cennette. Fakat adını zikredecek harfler utanıyor yokluğundan, Cümlenin dışında kalan unsurlardan habersizim Harf harf doku hadi alfabeni yüreğime. Sebepsiz sessizliği kaldır gökyüzünden duyur sesini, duyulsun sesin , duyulsun çığlığın... Biz ahmağı ağlatan yağmurlarda , yürürken tökezleyen iki sakarız sevgilim. Hadi gel ipe serdiğimiz düşleri toplayıp , kaçıp uzaklaşalım bu şehirden... ... ... |Doğan Yücetaş |