Kaç Dakika Kaldı Gelmene
Üstüme çökmüş sanki gökyüzü,
içimde bir yerlerde mavi düşler var hissediyorum. kızıla boyanan hatıralar kanıyor, yoklukla kaplanmış simsiyah bulutların sakladığı bir şeyler var orada kimse bilmiyor. Kimse bilmiyor içimde kanayıp duran kin tutmaz kızıl düşlerimin alnına çalınan kara’yı. Gözlerinin olmadığı her yerde, başım önde ! Suçluyum, herkes biliyor.. Kimse bilmiyor işte ! Ben bile unutuyorum bazen, sende bıraktığım canı. O can ki... Canımın seni çekmesine sebep oluyor. Evet söylüyorum işte can çekişlerim günden güne çoğalıyor. Kimseler, kimsesizliğinden utanıyor. Başkasının işlediği bir cinayetin dosyasına azılı suçlu diye kazınıyor ismim. Ben ve beni yaratandan başka kimse bilmiyor. Kimse bilmiyor şehrin sokaklarında yürürken kaç cümleyi intihar ettiğimi.. Can çekmesi diye, acılara boyun eğip gelmeni beklemedim. Kirli bir şarkının en beyaz yerine işledim ismini.. Dilimde kaç kez öldürdüm seni.. Evet, azılı bir suçluyum ! Seni sevdim ve günah işledim.. Ben de dahil kimse aşkın günah’ını bilmiyor.. Ödeyeceğim bedeli tahmin etmeye çalıştıkça zihnim , tahammül edemeyişlerim dar bir ağacın gövdesinden dönüyor. Bitmiyor bu yol. Bitmiyor çektiklerim. Kutsallığını yitiriyor bu çile. Çekilmez halleri çekimlemeye yüz tutuyor. Yüzsüzlüğü yamaçlarından gözüküyor yokluğunun. Nefsine hakim olamayan bir aşkın nefessiz saatleri susuyor, biz hala birbirimizden habersiziz. Çalan şarkının içinden ansızın çıkacak ve ben geldim diyecekmişsin gibi. İşin garibi hala aklımdasın. Kimse kimsenin bilinmezliklerine muhtaçtır sorusu yerini alıyor fasiküllerin en üst sırasında. Muhtaçlığım ise, en deli kanlı haliyle dikiliyor solumun solan tarafına.. Zar’lardan medet umarcasına düş’eşim olmanı bekliyorum hala.. Biliyorum bu da bir rüya ! Kılı kırk yaran hasretin sokuluyor yanıma.. Yokluğunu, kaç kat sen giyinsem de hissediyorum.. Doğunun ayazı vuruyor sancılarıma. Batıdan doğmuyor gün’eşlerim.. İç organlarımın isyanısın ! Ve sen o kadar sol’cu iken ; o kadar sağcı oluyor umutlarım.. Biliyorum kimse duymuyor isyanımı ! Ben sadece, yüzsüzlüğümü yazıyorum mısralara ! Renkli kalemlerim ile karalıyorum sensizliğimi , şiir diyorlar adına. Çok komikler değil mi ? Kendi kazdığım satır aralarına düşüyorum. Bileklerimden sızan kan damlaları noktama oluyor imlası bozuk yalnızlığıma. Eyvallahım yok artık yokluğuna Varsın dizlerimde izi kalsın çocukluğumun... Kopardığım güllerin vebali kimya defterimin yüz yirmi üçüncü sayfasında saklı ! Sorulan suallere çalışmadım cevabının verdiği utanç ve küfür dolu bir sitemle Soruyorum şimdi hiç kimsenin bilmediği bir dil ile Kaç dakika kaldı gelmene...! |