Ömrün veda durağı...
Bir resmine rastladım dün gece gözlerimde
yüzün soluktu gözlerinin altında morluklar oluşmuş çok değilde biraz geçikmişsin sanırsam düşlerime... Bir hayale rastladım dün gece resimlerimiz de yollarımın sana çıktığı , rüzgarlarımın saçlarında saklandığı bir düşe... kirpik uçların ıslaktı şahit oldum nem/e lazım ağlamışsın. Bir yola saptım dün gece karanlıktı düştüm , düşlerime özendi dizlerim. Yoruldum, takatim kalmadı , yarınım yalan. Tükendiğime inandım oysa sen göz yummazdın göz yaşlarıma. Usandım artık ver ellerini bana. O soğuk ellerini uzat. Parmaklarını ısıtmama izin ver. Buz kesen dudaklarını ayırma dudaklarımdan. Git bul getir kendini, yalnızlığımın koynuna saklan. Bulurum ben seni. Bulurum belki... Ama gitme. Yedi verenler solsun , üçler beşler ağlasın ama gitme benden , bitmesin. Ağır bir veda var olay mahallinde. Sere serpe uzanmış , rengi solmuş bir hayal yüz gösteriyor parmaklarının ucunda. Son yarım saatin tadı zehir. Gelme diyorsun. Gelmem. Gel mi diyorsun. Gelemem. Kederim var benim sevme diyorsun. Tanrı huzurunda yıldız saçıyorum yer yüzüne, yüzünü gördüğüm her saniye. Nereye sapsam sana çıkıyor yolum gülünç bir durumdayım. Hayalin avuçlarımda yudum yudum içiyorum. Her şeyi, herkesi ardımda bırakıp ardına düştüm yar. Tut ellerimden ve öp dudak izlerinin üzerinden... Bu gün günlerden rüzgar, günlerden yağmur. Bu gün günlerden hazin. Vakit ayrılığı tez geçiyor. Gidiyorsun , gitmeler büyüyor gözümde. Acıklı türküler yetim , şiirler yollara köle. Bu gün günlerden ayrılık haberin olsun. Yarı yolda bıraktı yalnızlığım sana geliyorum ömrümün veda durağı. Sana yürüyorum ’dilimin olmayacak duasının amini’. Gör beni. Avucumdaki kelebeklerin sahibi Duy beni. Seviyorum seni. Dogan Yücetaş |