Can Borcu
Yıllardır yanımdaymış gibi canımı yakman çürütüyor yokluk tezini.
Özlemek mi ? Aramızdaki mesafeler bile can çekişiyor... Derdi büyük başkentin. kendine hayrı yok humma nöbetinden dönen gecelerimin. Senden bir nefes kadar uzağım. Anca bir nefes kadar yakarsın canımı. Süt kokan nefesin acıtır sadece yarınlarımı. Hem avuç için kadar yakınım ben sana. benim değilde bir başkasının elleri terlerse avuçlarında ölürüm... Ölmek demezler adına sürünürüm , sürgün kalır bedenim bensiz ihanetine. Kapat hadi ellerindeki mahremiyeti , açma benden başkasına. Sakla beni , tertemiz avuçlarında, Sakla , kirpiklerinin ucunda düşmemek için tutunan göz yaşlarında. Akrebin kıskacına bağla ne izin ver gitmeme ne de git benden. Yağmurlar yağdır sıcak ağustos ayında, Eylülün hicran kusan saatlerinde boğ beni bağla elimi ayağımı kördüğüm olsun bu sevda ve göm beni yanaklarındaki ıslak çukurlara gıkım çıkarsa namerdim razıyım gözlerindeki zemzemde boğulmaya. Adının anlamının ilk hecesine gizlemişler beni Sen ise adının ilk harfine aldanıp onlu gece nöbetleri tutuyorsun ona ’canım’ diyorsun. Ben canımın seni isteyen yanına bir mum daha yakıyorum. Ve bir mum daha dikiyorum olmayacak dileklerimin ön safında bel bağlayan umutlarıma. Sen kısacık ömründe ona ’hayatım’ diyorsun. Ben biriktirdiğim küfürleri hayat denen zamandan bozma yıllara savuruyorum. Şimdi bana mutlu ol diyorsun. Benim mutluluğa ihtiyacım yok sadece sana muhtaçım. Kul hakkı diyorlar bak çınlıyor kulaklarımda , Bana bir can borcun var unutma ; sen gibi kokan, gözlerinde senden izler taşıyan bir can borcu... |Doğan Yücetaş |