Kendine İyi Bak
Gönül mektebim de öğrettiğin harflerle dokumak istiyorum bu satırları.
bende bıraktığın alfabenin çoğu harfi eksik ve oldukça tozlandı. yanımda olması gereken ’varlığına’ seslenmek varken yokluğuna yazmak, yokluğunla dertleşmek zor olsa gerek. susmak kolay görünse de, içimdeki kızılca kıyameti dindirmiyor sessizliğim. dinmek bilmiyor rüzgarına yetişemediğim yangın, geç kalışıma rağmen kül olup yokluğunla savruluyorum. şimdilerde soytarı bir leke gibi ayrılık, tadı damağımdayken dökülüveriyor ömrüme. Muadili olmayan bir kalemin son çırpınışlarına heba ediyorum yaşanası düş kırıklarımı. dudakları çatlamış bir mevsimin , kan dolan gamzesinden sızıyorum kalemin mürekkebine. kağıda dokunmaya yüzüm yok iken ,gözlerimdeki hüzün dökülüveriyor avuçlarıma. saçlarına düşüyorum ansızın. sonra gamzende ki kan çanağına.. uzun, çok uzun zaman oldu.. gönül teline dokunmadı mızrabım. oysa gönül koyduğum günlerin ertesindeydi yokluğun. öyle yalnız bir çınarın gölgesine sığınmışım ki gözlerim kamaşıyor yokluğundan. dudaklarım desen esarete kapılmış bir şehrin en ücra köşesine sığınmış. kurak ve çatlamış topraklar gibi yağmuruna hasret anlayacağın. öyle bir yerde öyle bir zamanın ortasındayım. sana çıkmaz sokaklarım. dev’şi’rilmiş hayallerin , düşürülmüş çocuklarının parmakları avuçlarımda ki. bir meleğin kanatlarına tutunmuşum. bir birine sımsıkı sarılmış bir karanfil bahçesine düşüyor yolum. göz kapaklarımda hüzün. nemlenmiş bir gökyüzü gözlerim. hayal meyal çalıyor kapım, değme şairlerin şiirleri utanıyor. bir şiir kapı eşiğinden kovuluyor, ve şairin teki toplama bir şiiri giyotine himaye ediyor. inanması zor ama asılıyor sürgünlere doymuş çaresiz bedenler. dudaklarında tebessüm. yamalı ceplerinde eksik bir huzur. yarım kalan bir ömrün efkarını süzüyorum şimdi, bardağımı taşıran o son yudum bakışınla. söyleyemez oldum derdimi kimselere. oysa herkes gördü hasretimi. gergefe gerdiğim yüreğime , nakış nakış işleyişimi. herkes duydu burukluğumu, yanaklarımdan düşmek bilmeyen göz yaşlarımla.. herkes biraz kendini buldu , yarım kalan yanlarım da. uzun, çok uzun zaman oldu ama farkına vardım artık; ucu kırık bir dikenin can acıtması kadar ironik bu hayat denen safsata. tekrar eden cümlelerle başlayıp biten masallar. ve nedendir bilinmez , anlamsız geliyor artık kapağı güzel romanlar. şimdi annemin miras bıraktığı yastığa usul usul bırakıyorum başımı. yetim kalışım paramparça ediyor , avuçlarımdaki kelebeklerin kanatlarını. düşünmek en büyük eylemken , düşlerden düşmek acıtıyor , uykusuz sabahlarımın canını. Dualarımda bile , yüz üstü bırakıyorsun beni seccademe karşı. adın dudaklarımda yara. adın amentü gibi pelesenk dilimde. kırk yerinden kırılmış kırk bir hayalim. ve son hayalimin tam da ortasındayım alnında dudaklarım. Kendine iyi bak eksik yanım. Kendine iyi bak diğer yarım. Kendine iyi bak yarım kalan yaşanmışlığım... |