İnandır Beni Aşka Dilemma
Hayal edilenle hayatın gerçeklerinin yüzleşmesi ,ölüm ile yaşam arasındaki o ince çizginin provasıydı sanki.
Figüranlığını kabul etmeyen baş roldeki artistler, ölmeyecekmiş gibi yaşarken; beklenmedik bir anda kesiliverirdi film şeritleri. Ölümler hep erken gelirdi ve yakışmazdı genç bedenlere , doğarken ömrüne miras edilen toprak mabedi. Ölüm hak... Hayal yada hayat. Ölümsüz ruhumun , köleleşen bahtına merhaba de Dilemma. Şimdi konuşma sırası kimde bilinmez ama ön protokolde yaşamaktan usanmış bir şairin yadırganmış sevdası var. Sitem dolu cümlelerinde ise özlemi. Üst rütbeli bir yalnızın son apoleti de büyük bir ihtişam ile verilirken göğsüne. Şaşalı bir aşkın kırıkları arasına hoş geldin Dilemma. Acılarımın iç açıları toplamı bir veda etmedi , yitiremedim düşlerimde özlediğim seni. kaybettiğim her ne varsa hepsi özlemindendi. Halbuki giderken eteğinden düşürdüğün yıldızlar tek temennimdi . Dileklerim öksüz bense sensiz kaldım Dilemma... Şikayet etmekten vazgeçtiğim yokluğun bile yüzüstü bıraktı beni. Hasret şarkıları sensiz çekilmiyor , ne bir yudum su ne bir lokma ekmek geçiyor boğazımdan. Belki de gelmelisin artık Dilemma. Aşk karın doyurmaz bilirim , yaşanamayan aşkın yaşanmaya küf tutan yerindeyim. Gittiğin günden beri üstesinden gelemeyeceğim hayalleri alttan alıyorum. Sonrası enkaz. Sonrası yıkım. Sonrası felaket biliyorum. Artık dönmelisin vuslat diyarına Dilemma. Vav timsali iki büklüm geçiyor ömrüm merhametsiz gecelerin koynunda huzursuz ve bitkinim. O yaraya ilaç gibi düşen vaveyla okşuyor ruhumu... ’’ uyan hasret uykusundan , uyan ! ’’ Uyandır beni bu uykudan , üşüyorum Dilemma. Tek görgü tanığı dilsiz bir kalp. Şahidim yok. Şahit olsun gökyüzü , ben aşka aşığım. Hadi Dilemma. Gel yine inandır beni aşka. Hadi Dilemma resimlerindeki gibi ; ’’ Gel ve yine sevdir kendini bana...’’ Doğan Yücetaş |