SİS
suskun bir sis çökmüştü Ankara sabahlarıma
soğuğu evlere dağılmıştı bir bir içimi ısıtan tek şeydi sana günaydın deyişim yıldızlar ayla anlaşmış da saklanmış göğün bir yerine ışıkları geceden söndürmüşler belliki şehirde üzülmüş seni çok düşünüşüme en çokta düşkünlüğüme senin benden gidişindi ayı sokak lambalarını solduran duvarlarım günaydın günaydın sensizliğimdeki sabahlarımı karartan yanlızlığım güneşe demiyorum günaydın şişmiş gözlerdi uykusu artık kalan bir gecenin sabahı artık kokun çıkmasın diye yüzümüde yıkamıyorum düşlerin kaçar diye aynaya küskün çıkıyorum sokaklara gittiğinden beri Ankara ya suskun sisler çöküyor bana senden kalma düşler bir de küskün aynlarım kalıyor her sabah senden geriye ölü günaydınlar dolansa da başımda yüreğimde ki sanaydı tek günaydın sislere karışmadan düşlerle güne karışıyorum Ankara da kayboluyorum suskunluk, sisler ve ben kaybolmayan düşlerime saklanmıştın sen bir sis sarmıştı Ankara ya bu da sabah sen yine sistin benim gördüğüm kimsenin görmediği düşlerimde bir sabah... "Ankara’da suskun çöken bir sis önce seni sakladı sonrada beni kaybetti .. puslu bir Ankara da düşlerinde kayboldum biliyor musun ?" |