Bu nasıl tebessümdür lâv sızar kenarından Lacivert gecelerde ışığını ay tanır Âlem perişan olur dağlar yanar nârından Hissedip ısısını güneş günden utanır Dudakların değil mi şaire ilham veren Dudakların değil mi dizeye anlam veren
Al gül mü buse sundu göz açınca dünyaya Alevli çırayla mı renk katıp dağladılar Kızıl akşamın ufku gıpta etti ziyaya Gelincikler kıskandı hıçkırıp ağladılar Dudakların değil mi ömrümü yakıp geçen Dudakların değil mi gözümde akıp geçen
Dokunsam yavaş yavaş tutuşur parmaklarım Kadifeden tenine şarap kadehi gibi İntihar etmek ister önünde dudaklarım Korkuyorum yanmaktan inan budur sebebi Dudakların değil mi ezip inleten rengi Dudakların değil mi imrendiren ahengi
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DUDAKLARIN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DUDAKLARIN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
o ne güzel dudakları anlatmışsın bazen ateş parçası yapmışsın kimi zaman gelincikleri kıskandırmışsın verirken şaire ilham bir kirazın bir kızılcığın kızıllığı eksik kalmış çarparken satırların kırmızı kağıtlara dudakları okşamışsın dizelerin kırmızı yüzeyde severken o kırmızı dudakları nede güzel yazmişsin annem... ellerine sağlık...
merhaba meleğim şiir güzel resim güzel yüreğin güzel yorum güzel daha sı susutum inan sustumve dinliyorum bu buğulu sesi sadece şirin tadını çıkarıyorum canım arkadaşım muhteşem bir şiir ve yorum alkışlıyorum arkadaşım seni güzel yüreğini ve yorumlayan arkadaşı
Şiir de tasvirlerin doğrudan birbiriyle ilişkisini detaylı düşünmeye kalkarsak işin içerisinden çıkamayız. MEsela yorum yazan üstadlarımızdan birinin eleştirisine değinmek istiyorum. Gerçekten samimi ve güzel bir eleştiri. Teknik anlamdaki eleştiriler hakkında yorum yapabilecek bilgide değilim. Söz konusu şiir olunca bakış açımızı biraz daha geniş tutmamız gerek diye düşünüyorum. Evet
Bu nasıl tebessümdür lâv sızar kenarından Lacivert gecelerde ışığını ay tanır Âlem perişan olur dağlar yanar nârından Hissedip ısısını güneş günden utanır
Burada bir ve üçüncü dizeler kendi içerisinde, iki ve dördüncü dizeler kendi içerisinde anlam bütünlüğü oluşturmuş durumda. Fikrimce gece ayın tanıyıp, gündüz güneşin utanması şiirde bir zaman sorunu oluşturmamış. Aksine şiire canlılık ve hareket katmış.
"Kızıl akşamın ufku gıpta etti ziyaya Gelincikler kıskandı hıçkırıp ağladılar"
Tasvir ve teşbih açısından yine bir sorun göremedim ben. Kızıl ufuklarda çok görmüşsümdür, hepinizde görmüşsünüzdür bulutların arasından süzülen kırmızı- mavi -beyaz karışımı ışık huzmelerini. Dudakların pırıltısı bu ziyayı bastırmış. Bence yine muhteşem bir tasvir. Gelinciklerin bu kızıllığı kıskanmaları ve kızıllıktan süzülen ışığa gıpta edip ağlamaları ise yine çok güzel bir tasvir.
10 kişiyi bir araya getirseler, bir manzara resmi gösterseler, ve sonunda gördüklerinizi anlatın deseler her biri ayrı yönünü,ayrı şekilde anlatır. Zira herkesin görüş açısı, manzaraya bakışı , kendisini etkileyen malzemeler farklıdır. İyi şairin görevi okuyucuların anlayabileceği gibi tasvir etmektir, okuyucu tarafından bakması gerekmektedir. Çok zordur bunu yakalamak. Ben gördüğüm taraftan anlattım, Hilmi Bey gördüğü taraftan eleştirdi. Saygım vardır, demek ki o kadar iyi şair değilmişim. Sizin de bakış açınız benimkine yakınmış, yorumunuza teşekkür ederim.
Dokunsam yavaş yavaş tutuşur parmaklarım Kadifeden tenine şarap kadehi gibi İntihar etmek ister önünde dudaklarım Korkuyorum yanmaktan inan budur sebebi Dudakların değil mi ezip inleten rengi Dudakların değil mi imrendiren ahengi
bazen insanın içinden bazı şiirleri biraz irdelemek, o şiir hakkında konuşmak geliyor. yorumuma öyle bir anda olduğumu düşünmenizi isteyerek başlamak istiyorum Afet hanım.
öncelikle şairin hece adına yer yer güzellikler sunduğunu düşünüp, konu ve kafiye örgüsüyle bu şiiri incelemeye değer bulduğum için bazı notlar düşmek istiyorum.
altılı bentler halinde kaleme alınmış bu şiirin ilk dörtlükleri çafraz kafiye örgüsü ile, temel taşı olarak kullanılan beşinci ve altıncı mısralar, ilk iki kıta'da redifle desteklenmiş düz kafiye (ilham veren, anlam veren / yakıp geçen, akıp geçen ) ve final kıt'asında redifsiz düz kafiye (rengi / ahengi) örgüsüyle kaleme alınmıştır.
hece düzeni ve durakları kusursuz olan şiirin tamamına zengin ve tam kafiye hakim.
anlam olarak irdelendiğinde bazı hususlar göze çarpıyor şöyle ki;
"Bu nasıl tebessümdür lâv sızar kenarından En karanlık gecede ışığını ay tanır Âlem perişan olur dağlar yanar nârından Hissedip ısısını güneş günden utanır"
ikinci mısrada en karanlık geceden bahsedildiğine göre, ay'ın olması kanatimce doğru değil çünkü ay varken en karanlık geceden bahsedemeyiz. dördüncü mısrada aniden gündüze geçiş var ki; bu da misralar arasındaki bütünlüğü bozuyor gibi...
"Al gül mü buse sundu göz açınca dünyaya Alevli çırayla mı renk katıp dağladılar Kızıl akşamın ufku gıpta etti ziyaya Gelincikler kıskandı hıçkırıp ağladılar"
burada ilk iki mısrada sorulan sorulara akabindeki mısralarda cevap verilmeye çalışılmış ama
"Kızıl akşamın ufku gıpta etti ziyaya" mısrasını kendimce çözmeye çalıştım
"ufuk" bildiğiniz gibi, düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer "ziya" ise; ışık anlamında olduğuna göre akşamın kızıllığının ışığa imrendiği (gıpta ettiği) bir anlam çıkıyor ki ışık olarak neyin ifade edildiği askıda kalıyor.
"Dokunsam yavaş yavaş şarap kadehi gibi Kadifeden tenine tutuşur parmaklarım"
bu mısralarda akabindeki mısralara kafiyelerin uyması için biraz kargaşalık yaratılmış gibi gözüküyor ve ilk mısrada sanki "bir şarap kadehi gibi dokunmak" fikri çıkıyor ortaya bu mısraların açık seçik olması için
Dokunsam yavaş yavaş bir şarap kedehine Tutuşur parmaklarım tenine değmiş gibi
şeklinde yazılması bence daha anlamlı olurdu, ama bu sefer de akabindeki misraların kafiyesini değiştirmek gerekirdi.
ve final
"Dudakların değil mi ezip inleten rengi Dudakların değil mi imrendiren ahengi"
renk/ahenk çok güzel kafiyeli ancak; dudakların neyin ahengini imrendirdiği kapalı şekilde ifadelenmiş gözüküyor buradaki düşünce; rengin ahengi, dudakların diğer vücut uzuvlarına olan ahengi veya şiirde dudak tasvirlerinin birbirlerine olan ahengi olabilir.
şiiri tartan en güzel mısralar;
"Bu nasıl tebessümdür lâv sızar kenarından"
"Gelincikler kıskandı hıçkırıp ağladılar"
"İntihar etmek ister önünde dudaklarım"
üzerinde gerçekten konuşulacak bir şiirdi saygılar sunuyorum...
not: klavye farklılığından bir defa düzenledim .
Hilmi YAZGI tarafından 1/2/2012 12:43:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
ben yine de yazdığım yorumu değiştirmeyeceğim :) farklı klavyem ve bende bazı Türkçe karakterlerin olmadığı için zaten bir kere değiştirdim yorumumu. hem şiir altında bunca açıklamadan sonra, madem biz bu kadar zahmet çekiyoruz yorumu okuyan açsın cevapları da okusun değil mi?
değerli ecem değerli Hilmi dost cevaplama nezaketinize ayrı ayrı teşekkürler
sitemiz aynı zaman da eğitici öğretici yönüyle bir okul gibi görev yapmakta
siz değerli şair dostların şiirler hakkındaki yazdıkları düşünceler yol gösterici olarak ilgiyle takip edilmekte dolayısıyla yanlış algılara sebep olmamak için ifadeleri daha netleştirmek lazım
ör
"redifsiz" demek redif olmadığının ifadesidir
-eş değer de redif kullanılmamıştır-ın karşılığı değildir
şiirin görselliğine, iskeletine veya akışına diyelim o anlamda bir rediflemenin olmadığından bahsettim (değişik redifleme) yorumun tamamını okusaydınız
"renk/ahenk çok güzel kafiyeli ancak"
bu cümlem dikkatinizden kaçmazdı kafiyelere yapılan her ulak (ayrı veya bitişik) redif sayılır elbette sizin bildirdiğiniz şekilde son beyitte ek redif kullanılmıştır
benim izah etmeye çalıştığım şemasını da göstererek belirttiğiniz gibi diğer bölümlerden farklılığının olmasıdır.
sonuçta orası ince bir detay, şiirin bütünlüğüne uygun olmadığı için öyle bir tespitte bulunmuştum.
sevgili Sabiha ilginiz, açıklamanız için teşekkü r ederim. Hilmi bey ayrı bi r kelime olarak redifsiz demek istemişti, sizin açıklamanızla daha da anlaşılır olmuştur. kafiyelerde ek redif olabilir ancak kafiyenin gücünü arttırmak için ayrı bir kelime de redif olarak kullanılabilir,bunu sen de çok iyi biliyorsun.
Hilmi beyin ifadesi sanırım biraz noksandı, açıklamanız için tekrar teşekkürler.sevgilerimi gönderiyor yeni yılın başarılarınızı arttırmasını diliyorum.
cevaplama nezaketinize teşekkürler Hilmi dost ifadenizi yanlış mı yorumluyorum acaba?
"altılı bentler halinde kaleme alınmış bu şiirin ilk dörtlükleri çafraz kafiye örgüsü ile, temel taşı olarak kullanılan beşinci ve altıncı mısralar, ilk iki kıta'da redifle desteklenmiş düz kafiye (ilham veren, anlam veren / yakıp geçen, akıp geçen ) ve final kıt'asında redifsiz düz kafiye (rengi / ahengi) örgüsüyle kaleme alınmıştır."
... ....................ilh am (kafiye) ........veren (sözcük halinde redif) .....................anl am (kafiye).......veren (sözcük halinde redif)
... ................... y akıp (kafiye)........ geçen (sözcük halinde redif) ................... akıp (kafiye)........... geçen (sözcük halinde redif)
... ........................r enk(g) (kafiye)...... i ( ek redif) ......................ah enk(g) (kafiye)......i ( ek redif)
kavram kargaşasına son vermiş vermek için yukardaki şekilde gösterdim
ifadenizi yanlış mı yorumluyorum acaba?
buna göre izah edilen kısımda redifsiz kısım neresi acaba (affınıza sığınarak)
Öncelikle ziyaretiniz,yazmaya değer bulduğunuz için teşekkürler. Aslında cevap vermemekiçin söz vermiş olsam da kardeşime emeğinizi değerlendirmek istedim.
Değişik birkonu seçmek istedim, erkek olsam güzel bir dudağa ne yazabilirim diye düşünüp başladım. Altta da açıkladığım gibi iki yerde haklısınız. Onları değiştireceğim. Zaten şiiri burada yayınlamaktaki amacım göremediğim, ya da okuyucu gibi düşünemediğim yerlerin arkadaşlar tarafından söylenmesidir. Eleştiri budur ve size tekrar teşekkür ediyorum.
ay ve karanlık gecede haklısınız, onu; “Lacivert gecelerde ışığını ay tanır “ yaparım. İlk bölümde ay ve güneşten bahsetmek istediğim için güneşe geçmiştim. Şiiri fazla uzatmamak adınaydı.
"Al gül mü buse sundu göz açınca dünyaya Alevli çırayla mı renk katıp dağladılar Kızıl akşamın ufku gıpta etti ziyaya Gelincikler kıskandı hıçkırıp ağladılar"
Dudakların parlaklığını anlatmaya çalıştım, yukarıda da ışığını demiştim ya oraya bağlantılı olarak.
"Dokunsam yavaş yavaş şarap kadehi gibi Kadifeden tenine tutuşur parmaklarım"
dokunsam yavaş yavaş, Şarap kadehi gibi kadifeden tenine anlamındaydı ama alt mısraya geçmem anlamı zorlaştırdı.
Dudağını şarap kadehine benzetip kadife gibi dudağın tenine dokunmak istedim.
Dokunsam yavaş yavaş tutuşur parmaklarım Kadifeden tenine şarap kadehi gibi İntihar etmek ister önünde dudaklarım Korkuyorum yanmaktan inan budur sebebi
Şeklinde yapabilirim.
"Dudakların değil mi ezip inleten rengi Dudakların değil mi imrendiren ahengi"
güzel bir dudak düşündüm, kıvrılışı, açılıp kapanması o kadar güzel ki birbirine ahenkli olan, ahenkli gördüğümüz her şeyin uyumu bile imreniyor demek istedim.
ben de zaten bahsettiğiniz ek rediflerden değil üst kıt'alardaki köklerden bağımsız ayrı yazılan (geçen / veren) rediflerinden bahsetmiştim. gayet tabi renk ve ahenkte (-enk) olarak zengin kafiye olduğu aşikârdır bilgi verici cevabınız için teşekkür ediyorum.
o konuda yazdığım; ilk iki kıt'a ile final kıt'ası arasındaki bir kıyaslama idi
yeni yılın hayırlara vesile olması dileğimle selamlar, saygılar...
Bunca yıl akan gönül pınarların yeni yolda da cossun caglasın be afet ablam, senin kelimlerinin selalesinde serinlemek tarif edilemez bir mutlukuk kaleminde yüreginde var olsun. Saygı ve hürmetlerimlee....
Dokunsam yavaş yavaş şarap kadehi gibi Kadifeden tenine tutuşur parmaklarım Korkuyorum yanmaktan inan budur sebebi İntihar etmek ister önünde dudaklarım Dudakların değil mi ezip inleten rengi Dudakların değil mi imrendiren ahengi .... çok güzel saygılar
eh işte malzeme güzel olursa kişi de şair olabiliyor ancak,benim şişko,şaşı sevgili de "niye şiir yazmıyon bana, kırılıyom ama "deyip duruyo...mutlu yıllar...
şiir yamak istesin insan yeter ki, sevgilinin olup olmaması, güzelliği çirkinliği farketmez. ben lezbiyen miyim ki kadına böyle şiir yazdım. erkek gibi düşünüp yazmaya çaılıştım işte.
bazen ateş parçası yapmışsın
kimi zaman gelincikleri kıskandırmışsın
verirken şaire ilham
bir kirazın bir kızılcığın kızıllığı eksik kalmış
çarparken satırların kırmızı kağıtlara
dudakları okşamışsın dizelerin kırmızı yüzeyde
severken o kırmızı dudakları nede güzel yazmişsin annem...
ellerine sağlık...