BACADAKİ MEKTUP - yeni yıl kutlaması
İrlanda’nın başkenti Dublin’de Noel babaya yazılmış 100 yıllık bir mektup bulundu. Bay J.Byrne’ ın evine merkezi ısıtma sistemi yerleştirirken eski şömine bacasının gizli bölmesinde yıllar önce bulup sakladığı mektup, 1911 de biri kız diğeri erkek, H. ve A. Howard adlarında iki kardeş çocuk tarafından kaleme alınmış… Mektup zaman içinde şömine dumanından zarar görse de hala okunabiliyor ve çocukların hediye istekleriyle Noel babaya iyi şans dileklerini içeriyor (gazetelerden)
-Ne yapıyorsun öyle… -Görmüyor musun, Noel Babaya mektup yazıyorum. -Güldürme beni, nasıl vereceksin peki bu mektubu Noel babaya… -Soba bacasına saklayacağım. Gelince oradan alır. -Allah iyiliğini versin. İyi tamam. Pekâlâ. Neler istedin Noel babadan… -Olmaz… Söylemem. -Benden mi saklıyorsun, ne ayıp. Tamam, gösterme ama hadi sen oku bana… -Tamam, ama sen bakmayacaksın. -Bakmam, hadi oku. (ne güzel de süslemiş kâğıdın kenarını, canım benim) Çocuk, Noel babadan isteklerini sıraladığı mektubu okumaya başladı. Neler, neler istememişti ki o yılbaşı gecesi getirmesi için. Önce kendisine, sonra anne ve babası, sonra da… -Çok güzel… Bunlar seninkiler, maşallah neler istemişsin böyle. Bunlar da anne-babaya belli. Bunlar da öyle tüm sevdiklerine. Aydınlık yarınlar, ülkem için, barış ve sevgi bütün insanlık için demişsin. Çok güzel, çok güzel. Canım benim, aferin sana. Bu bir tas süt kedi için olmalı, bir torba kemiğin de adresi belli. Değil mi? -Evet, onlarda sarman ve çomar için. -Tamam. Ama anlamadığım şu. Yorgan ve kalın çorap demişsin. Bunlar ne için. Yoksa üşüyor musun? -Hayır, ben üşümüyorum… Ama şu karşı köşedeki terk edilmiş apartman var ya. Onun girişinde bir çocuk var. Merdivenlerde yatıyor geceleri. Hani sarman ve çomar da hep onun yanında duruyor ya. İşte onun için. Ayakları çıplak, üstüne örtecek bir örtüde yok. Onun için işte. -Güzel, peki. Ama evde yorganda var kalın çorap ve hatta ayakkabı da. Onlar için Noel babayı beklemeyelim, biz götürelim verelim. Hatta süt ve kemiği de… Ama önce mektubunu soba bacasına saklayalım. Noel baba gelince bulsun alsın, istediklerini bıraksın. Şimdi şu sandalyeyi çekelim. Nasılsa evde merkezi sistem ısıtma var, soba yanmıyor. Hadi acele edelim ki saat gece yarısı olmadan. Çocuğa bu istediklerinin hiçbirini Noel babanın getirmeyeceğini söylemenin anlamı yoktu. O çocukça ve masum inanç ve beklentilerinin, çocukluğu bitip sözde büyüyünce kimler tarafından yerine getirileceğini ya da yok edileceğini nasılsa çok iyi ve yaşayarak öğrenecekti. Ve büyüdüğü zaman bu masumiyet ve çocukluğunun ne kadarını saklayabilirse o kadar güzel bir insan olacaktı. Yorgan, kalın çorap ve ayakkabı ve yanında bir tas sıcak çorba merdivenlere bırakıldı. Küçük bir tas süt ve bir torba kemikte hemen kenara bir yere. Koşar adımlarla eve dönüp tam kapıdan içeri adım attıklarında da havai fişekler birbiri ardına patlamaya başladı. Saatler gece yarısını vurmuştu. Durup geri döndüler, gökyüzüne baktılar. Kimi coğrafyalarda bunun adı “eyvah gene bombalamaya başladılar” çığlığı, kimi coğrafyalarda da “yaşasın, işte yıldız yağmuru başladı” heyecanı oluyor. Bu yılbaşında böyle. Bakalım gelecek yılbaşında bütün coğrafyalarda ortak bir coşkuya dönüşecek mi. Hiç sanmamakla birlikte (daha önceleri olduğu gibi) gene bunu diliyoruz. * 2011 de kendini uğurluyor. Bize kalsa hiç olmazsa son gün kuyruğundan yapışıp bırakmayacağız. Çünkü 2012 nin ilk günüyle beraber tevellütlerimiz bir yaş daha yaşlandığımızı çıtlatacak kulaklarımıza. Tabi biz aldırmayacağız ama gerçek bu. Bir başka gerçek daha gösterecek kendisini 2012 ile birlikte. Nikâh günü almak için kuyruğa girenlerin ya da doğum yapmak için milimetrik hesaplara kafa yoranların, yani “özel tarih” arayanların gerçeği bu. Bunun için 12.12.2012 son şans. Bir daha ağzınızla kuş tutsanız, kırmızı halıların üstüne servetinizi dökseniz böyle bir tarih yakalamak ihtimaliniz sonsuzda sıfır. Bunu da hatırlatmış olalım, yanına da parantez içinde gülümseyerek yaşadığımız her günün esasında bir “özel tarih” olduğunu fısıldayarak. Ve şimdi de hepinizin, hepimizin sağlığına, mutluluğuna hep beraber kadeh kaldırıp “MUTLU YILLAR” dileyelim. Ve yeni yazdığı mektubu bacaya saklayan çocuk gibi ülkemiz için aydınlığı, bütün dünya insanları için de sevgi ve barışı dileyelim. Ama bunu Noel babadan değil hepimiz adına hepimizden isteyelim, dileyelim, bekleyelim… Cevat Çeştepe |