AŞKA DAİR BİR SUİKAST
--(göz: tamam gözüktü, şu an gözleri pencerede)
şimdi git, ama geri geleceksen git… ve geldiğinde canımın içi, kapalı pencerelerin hepsini aç önce dağılsın sensizliğin doldurduğu, buram-buram yoksulluk kokusu ve sonra her gün penceremize konan, o bir çift güvercini besle ben onlara hiç bakamadım bile, yani alışmak ve ayrılmak korkusu, birazdan gelirler, bekle. …şimdi git canımın içi, ama geri gelecekmiş gibi git. --(gez: sıkıntılı, öylece geziniyor evin içinde…) bu sabah erken, gün doğarken git… ama geldiğinde, sabah fırından çıkmış sıcak ekmek olsun elinde inan kendime değil, güneş battığı zaman doyar benim de açlığım sebebi, sana hasretimin taze ekmek gibi, kokmasıdır yüreğimde sahi unutmadan, çayımız da tam deminde, sabahtan hazırlamıştım, şimdi kısık ateşte… …ne olur git, ama gün soğumadan gelecekmiş gibi git. --(arpacık: neyse böylece dur bakalım, bekle…) haydi git, daha da geç olmadan git… geldiğinde, sabah söylediğin şarkının son nakaratı olsun dilinde yani bir yokmuş ama hep varmışsın masalının kahramanı gibi seni bekliyor olacak tüm akrep ve yelkovanlar, bıraktığın yerde ve tabi ki ben de, elimde aşk mevsimlerinin hiç solmayacak çiçeği, tam kapımızın önünde… …durma git canımın içi, ama kapıyı açık bırak öyle git. --(suikast: işte kapıdan çıktı, şimdi dokun tetiğe…) . . . . . . --(sorgulama: çiçekler bilmezler ki kimin elindeyken vurulduklarını, ya da kimin kimi ve ne zaman vurduğunu.., ancak kendilerini yerde buldukları zaman anlarlar bir şeyler olduğunu… ben nerden bileyim…) Cevat Çeştepe |
ya da kimin kimi ve ne zaman vurduğunu.., ancak kendilerini yerde
buldukları zaman anlarlar bir şeyler olduğunu… ben nerden bileyim…)
Kutlarım .Saygılarımla...