BAĞIŞLA BİZİ/donuveriyor sessizliğinden içim yaşamın susan cırcır böcekleri küstüm çiçeği gibi kapandı kendine zaman buzullar düşürüyor içime karanlığa kalırsam donarım bir göz ışık bir göz oda akıl sesim nilüferin esâretinde kırmızı pabuçlarım kuraklarda köklenmeyecek yeniden yirmiliyaşım geçerken umut düşürmüyor bulutlar yürüyemiyor yalınayak yeşillerim yer- gök yüzü bembeyaz kefenleniyor düşlerim/ yaşamın acı dillerinde baldıran zehri lorca’nın gitarından dökülüyor yanık ezgileri içimizde taşımaktan bezdiğimiz yırtıcı karanlıktan korlaşan sezgiler dökülemiyor söze ince ince sızıyla kanıyor dudaklarımız lâkin ölümün bile yok edemediği ‘gerçek’ tir birtek ne kadar çok olsa da yaşımız güneşin çocuklarıyız biz ân olur çatlatırız toprağı kalemin ucuyla dağılır, gündeki akşamın sisi güvenli değildir hiçbir kıyı bize uçurum ağızlarında durur ayağımız "özgürlük uğruna düşen ölmez!”* kâğıtta /söz ölmezse ölümden önce ilelebet / aydınlık sularda yüzecektir biliriz biliriz ki, bir kadının boğazına sarılan bıçağa set olabiliriz ölüme koşan tinerci çocuğu durdurabiliriz bir paspas gibi yere koyduklarına ev olabilir elimiz kentte anadoluyu koklayabiliriz birlikle ezilmişlerin öfkesi sırtta aynı sesi çıkartırız ayrı sazlardan havsalalarımızın aldığınca can yakan, görünmez berdeli çizeriz perdelerimize korku salarız acıya kınında sabrı sınayan kılıçla sözden yediğimiz kurşunla kurşun dökeriz korkuya şiirde şaklar tek el ölümlüyüz dayanır bir gün kapıya “ondan öte köy yok” ya! gözlerimizde yuvalanan bir tek sevgi olmalı onunla çözeriz taş dilleri yine de yeterince dizemiyoruz harflerimizi her yazılamayan için! ayrı ayrı bağışla bizi şiir bağışla bizi… *Hristo Botev’in şarkısı Bulgar şair Hâdiye Kaptan c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir |
ülkemin yürek yarası manzaraları
kanayan yanları
uzun bir ayrılıktan sonra sizlerin mısralarınızla buluşmak hem hal olmak ne güzel
tebrikler teşekkürler selamlar