Ateşten toplar düştü bağraŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Geçmişten 10. 11. 2009 tarihinde yayımlanmış olup günün şiiri seçilmiştir. vururken saat son tiktağını kanadıyla saramadı dünya acıyı sözün büyü (sü) cüsü mavi ışık sönmüştü dünya değirmeninden uçup gidemeyen kanadı kırık, ürkek güvercinler kaldı arkada soldu cennet bahçeler sarı sıcak zaman durdu durdu dünya uğultusundan başka bir ses duyulmuyordu ağlıyordu gökyüzü, hıçkırarak ağlıyordu aralık kalan kapıda bir heykel kadar taş/ tı mânâ yaşanacak ne çok şey vardı oysa hiçbir dudağa değmesindi artık yaşam kasvetinde çıldıran günü bir tabanca sesiyle susturdu adam şimdi, beraber çıkacaklardı han kapısından oluk oluk taştılar acı seslerin rüzgârıyla günden, kara geceye doğru aktılar aktılar aktılar aktı /apak/ bir çarşafın altında ölmeyecek uğrunda ölünecek ADAM gidiyordu, kağnı ayaklar ile mecâlsiz eller üstünde bağrı yakan ateş topları patlıyordu dört bir yandan er geç gidilecekti ya “her ölüm erken” di lâkin bizim için bu ölüm idi en erken (…gelebilsen yeniden Samsun’dan gür sesinle…ne çok ihtiyacımız var SANA bir bilsen !…) Hâdiye Kaptan (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. |
Harikulâde bir şiire imza atmışsınız sayın Hoca m. Vefalı, duyarlı yüreğinize sağlık. Çoook kıymetli bir şiir dökülmüş kaleminizden.
Tebrik, takdir ve saygılarımla. Sağlıcakla kalınız, vesselam....