4
Yorum
11
Beğeni
0,0
Puan
396
Okunma
/şıkır şıkır ışıldayan yıldızlar /
parlaklığına kapılırsan
aldanırsın
gece yaşarlar onlar/
sesin uyandıracak seni
ayaklarına dolandırmayacak hırsını
acının rengini silen elin olacak
hayat şarkılarını seçecek
hüzünlü olanlarını
dinletmeyecek kulağına
ve sen
gülsün diye, gül bırakacaksın yarana...
yakamozuna kandığın gece, kurulur ihtişâmıyla içine
bir İspanyol çingenesinin, ateşli dansının ardında
yiter yıldızlar sert topuk sesleriyle
duyulmayan Lorca’nın çığlığıdır
boş kalan sahnenin
arkasına düştüğü boş hayâllerle
yel misâli, durmadan koşarken
şeb-i yeldada kalır
menzilini şaşırdığın hayat
yüzünü dönmediğin “gün” sükûtta ağlar
ve ağlatır biriken hıncında
gördüğünde ölmeye yüz tutmuştur
toprağını sevmeyen çiçek
oyalanmayı bekleyen
ilgiye muhtaç, küçük bir çocuktur yaşam
elma şekerini yaladıkça gülen
güldüğün de, senin de güleceğin
hayat zenginliği
yanabilir, sönebilir /sin ışıkla
içinde tutabildiğin sabırla
badısabada yıkayabilirsin her dem kendini
sarhoş naralarda boşa giden nefesin
döndükçe, dönen bir atlıkarınca hızında
bilmediğin
korkuyla heyecan karışımı gizli hazzın
el sürmediğin ışıldamayan demirin
soğuk taş balkonun
tutmadığın elin suçlusu sensin…
Hâdiye Kaptan