18
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
5581
Okunma
hayatın her alanına öyle bir kök salacaksın ki
azrail seni sökerken can verecek…
Hasreti isa
aşk da
kıyamet kadar yakın olmalı insana
istediğiniz kadar sevin
göz hapsindedir akvaryumdaki balıklar
karanlığın avuçlarını ay yakar da
dudaklarına dokunur kadın
bir nar gibi çatlar döl yatağı
aslında senin karşında gülümsemesi kuru bir çocuktum
hangi rüyaya yaslasam başımı memelerinden kan damlardı
doyumsuz bir piç kurusuydum
tanrı babamı annemle ödüllendirmiş
benimle cezalandırmıştı
bu yüzden göremedi gelinlik kızının yanaklarında
her mevsim siyah güller açtığını
ellerinde hep o ıslak mendil
kurumayı bilmezdi dudakların
hangi akşamı aralasam
bir film düşerdi perdeye
herkes kendi tonunda sever beyazı
sen ölüm renginde
kalbim iple çekerdi zemheriyi
seni dudaklarımın kıyısında öptüm
teknenin iki küreğinin dalgaları öptüğü gibi
yürek düşmüşse aşka yana yana soğur
sen yana yıkıla özgürlük gülü
yazları devir üstüme yazları
ben yaza yaza evvel zamanları
aynalara göre ben bir ölüyüm yasalara göre kaçak
bir solukta hangi yanardağı söndürebilirsin kendinden başka
düşme yollara
yollar tuzak PANDORA
aşk
bütün tabuları baştan çürütüyor
ne derya olabildin ne de deniz
oysa bir damlaya hasret gider bedenimiz
uzak bir kıyıda vedaların dolaşır kimsesiz
aklın yangınına yakalanır düşler
sular dudaklarında dalgalanır
eski bir fotoğraftan çocukluğun düşer masallara
uyan uykulardan bu rüya sana göre değil PANDORA
esmer bir acıyı giyinirsin üstüne
göğsün yerinde durmaz bir guguk kuşu
parmakların kuma çakılmış bir uçurtma
kadınlığın kanatlanır uçar
git bu ömür sana göre değil PANDORA
her insan bir kez veda eder hayata bin kez merhaba
şarap sen ve şarkı
sensizlikle üşümüş ömrümün kıyıları
bütün haylazlığımı susturuyorsun bir ıslıkla
yaz yağmuruysa bu gözlerindeki ıslaklık
bakma ardına
git bu aşk sana göre değil PANDORA
bir gün de düşlerinde akşam olmasa şaşarım
öksüzlüğüm hep yalınayak yürür kaldırımlarda
çıplak dudaklarla öpüşür
her aşk bir yara
k/adın sözün düğümlendiği son nokta
git bu imgeler sana göre değil PANDORA
her yeminden sonra çarpılan biriyim
seni sevmenin dışında demek ki yalanım
her mermi bende soğutsun ateşini
yeter ki ölmesin kuşlar
en büyük uçurum içimizde
her dalga dağıtarak vuracak seni kıyılara
yumma gözlerini
öteki yüzü yok bu yüreğin
gördüğün kadarsın PANDORA
her sevişmede yeni bir şeytan doğuracak kadar ustaydı rahmin
ten tetiği göğüslerindi kendimi kaybettiğim
sende son bulur bütün sınırlar
bazen en sıcak renkler donar da
hayat bir oyunsa perde her an kapanır
bu çocuk senin ölüm meleğin PANDORA
ellerim sadece kuş ölülerini taşıyacak kadar küçük yapılmıştı
bu yüzden tanrı görmezlikten geldi dualarımı…
İsa İnan
26 kasım 2011
Aşk şimdi kendinden çok uzak bir kıyıda, kumda tuzunu unutmuş denizdir aslında…
5.0
100% (30)