PANDORA
hayatın her alanına öyle bir kök salacaksın ki
azrail seni sökerken can verecek… Hasreti isa aşk da kıyamet kadar yakın olmalı insana istediğiniz kadar sevin göz hapsindedir akvaryumdaki balıklar karanlığın avuçlarını ay yakar da dudaklarına dokunur kadın bir nar gibi çatlar döl yatağı aslında senin karşında gülümsemesi kuru bir çocuktum hangi rüyaya yaslasam başımı memelerinden kan damlardı doyumsuz bir piç kurusuydum tanrı babamı annemle ödüllendirmiş benimle cezalandırmıştı bu yüzden göremedi gelinlik kızının yanaklarında her mevsim siyah güller açtığını ellerinde hep o ıslak mendil kurumayı bilmezdi dudakların hangi akşamı aralasam bir film düşerdi perdeye herkes kendi tonunda sever beyazı sen ölüm renginde kalbim iple çekerdi zemheriyi seni dudaklarımın kıyısında öptüm teknenin iki küreğinin dalgaları öptüğü gibi yürek düşmüşse aşka yana yana soğur sen yana yıkıla özgürlük gülü yazları devir üstüme yazları ben yaza yaza evvel zamanları aynalara göre ben bir ölüyüm yasalara göre kaçak bir solukta hangi yanardağı söndürebilirsin kendinden başka düşme yollara yollar tuzak PANDORA aşk bütün tabuları baştan çürütüyor ne derya olabildin ne de deniz oysa bir damlaya hasret gider bedenimiz uzak bir kıyıda vedaların dolaşır kimsesiz aklın yangınına yakalanır düşler sular dudaklarında dalgalanır eski bir fotoğraftan çocukluğun düşer masallara uyan uykulardan bu rüya sana göre değil PANDORA esmer bir acıyı giyinirsin üstüne göğsün yerinde durmaz bir guguk kuşu parmakların kuma çakılmış bir uçurtma kadınlığın kanatlanır uçar git bu ömür sana göre değil PANDORA her insan bir kez veda eder hayata bin kez merhaba şarap sen ve şarkı sensizlikle üşümüş ömrümün kıyıları bütün haylazlığımı susturuyorsun bir ıslıkla yaz yağmuruysa bu gözlerindeki ıslaklık bakma ardına git bu aşk sana göre değil PANDORA bir gün de düşlerinde akşam olmasa şaşarım öksüzlüğüm hep yalınayak yürür kaldırımlarda çıplak dudaklarla öpüşür her aşk bir yara k/adın sözün düğümlendiği son nokta git bu imgeler sana göre değil PANDORA her yeminden sonra çarpılan biriyim seni sevmenin dışında demek ki yalanım her mermi bende soğutsun ateşini yeter ki ölmesin kuşlar en büyük uçurum içimizde her dalga dağıtarak vuracak seni kıyılara yumma gözlerini öteki yüzü yok bu yüreğin gördüğün kadarsın PANDORA her sevişmede yeni bir şeytan doğuracak kadar ustaydı rahmin ten tetiği göğüslerindi kendimi kaybettiğim sende son bulur bütün sınırlar bazen en sıcak renkler donar da hayat bir oyunsa perde her an kapanır bu çocuk senin ölüm meleğin PANDORA ellerim sadece kuş ölülerini taşıyacak kadar küçük yapılmıştı bu yüzden tanrı görmezlikten geldi dualarımı… İsa İnan 26 kasım 2011 Aşk şimdi kendinden çok uzak bir kıyıda, kumda tuzunu unutmuş denizdir aslında… |
╚►Zişan Karamazi◄╝