YILDIZ ÇİFTLEŞMESİŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Anla Sevgili
ne zaman kaybolsa içinden sana gülümseyen çocuk dönüp ardına b/akardım saçlarına tutunmuştu en son g/ördüğümde en son gördüğümde sen kanatlarını suya b/andırıyordun akşam güneşi çöküyordu üstüne üstünde o mavi elbise hep yalnızlıkta kalırdı gölge ay kuşluk vaktini geride bırakıp sana gelirdi kasıklarında zaman çiziği resimler bütün karalarını sular kaplardı da sen sadece susardın bu kaçıncı düşlerin karaya vuruşu gece kapandı üstüme secdeye durdu dualar bu eller bu dudaklar bu sulu gözlü yağmurlar söyle sevgili sensiz ne işe yarar yüzünde kaçak bir düşü tutukladı sonbahar bir bulut oturmuş gözlerine batar sen sarı bir sabah ben bir kara ayaz rüyalarımda hep bir intihar süsü vurur geçer kıyılarına bir deli poyraz bir damla suda boğulmak için geldim kapına beni seviyorsan sakın aç/ma bu sende ilk ölüşüm değil ki benim daha çok ölmek için daha çok seveceğim ben seni sevdikçe öleceğim çünkü her ölümüm yeniden doğmak için sana anla sevgili anla / sana İsa İnan
YILDIZ ÇİFTLEŞMESİ
Hasretliğim’e ’dil y/aralanır bıçak ter döker kaburga boşluğunda’ Hasreti isa kırık bir camın suya düşmeyen son halkasıydı aşk kelebeğin vakti yoktu sevişmeye eylül düşleriyle düzüşen generaller gördüm tarihte takvimler ihaneti gösteriyordu kadınlar sıyrıklarını uzun bir yolculuktan geliyordu sesin kalabalık bir kent dışlıyordu sevincini sen ki ilkbahar mevsimin ilk günü döldüşüm dudakların terli bir kavgayı öpmeye hazır mı yoksa bir demet tütün yanığı mıydı aşk ter ve kiri unutup geride bırakıp giderken döktüğün gözyaşlarına karışan yine karanlık bir eylül gecesini andırır yüzün işkenceden yeni çıkmıştır bedenin hiç acımadan önüne atarlar çırılçıplak seni kudurmuş bir köpeğin gittikçe ağırlaşıyor zaman baştan başa gövdende hüküm sürüyor hayat ah be gülüm ölüm zaman denilen bir yılanın biriktirdiği zehirdir artık tunç da döktürsen ne değişir bazen gözlerinin de dizginleri boşanır düşersin yollara bunca kargaşanın ortasında bir bulut yığını yorgunluğumuzu alsa sonra bıraksa bizi çorak topraklara çamurdan ev yapsalar öksüz çocuklara mağmaları dışarıya taşmış göğüslerini öperken yanan yaralı yerlerimi sargıla dudaklarınla içine çek lavlarımı dirimi sar buzul yanlarınla yanımızdan bir kış geçsin mesela donsun derimiz vazgeçilmez bir boşlukta aynı gökyüzünde iki yıldız çiftleşsin mesela seninle ölmeyi de öğrendim ya Nemrut Dağı’nda başka ne yakışır aşık bir insana durma öyle suskunluğumu benzet kardan bir adama bu masal ağır gelir sana haydi gözlerini kapa düşlerine gömül utana sıkıla şimdi dudaklarında bir karanfili kurutur üvey ana sen sırtını dönersin yeni bir rüyaya... İsa İnan 23 Mart 2015 Her gün yeniden doğuyorsun içimde... |
Kutlu ve mutlu heyecanlı umutlar…
Şiirinizi çok beğendim…
………………………….. Saygı ve Selamlar…