KİME NEömrümün yazıcıları yok etmek için bu aşkı yakıyorlar tüm isyan tarihini karanlık öyle ağırdan ihanet ediyor kente ihanetin yükselen dumanında, aşklar yok sayıyorlar sevişmeleri kime ne diyorum o zaman boğazları mosmorsa sevişmelerden İstanbul’un yorgun çıkıyorsa sabaha, kime ne İstanbul’um kadınım sızlayan bir yerlerin var karanlıkta, kapanmış yaralarına dokunuyorum kuytuluklarında dokunuyorum tüm kırıklıklarına, kanıyor avuçlarım gecenin şahitlerine sığınıyorum, dibine düşüyorum yine gecenin sen düşüyorsun içime yer çekimine aykırı yeşiline ulaşılmaz mavi kıyının, suskun vahşetidir vurgun tadında düştüğün yerde yaratığın sarsıntının tarifi bu kıyısında hep ağlamaklı oluyorum aşkın gözlerime tuz mu kaçtı ne görenler acıyor bana, aldırmıyorum kime ne diyorum, kime ne kasıklarında taşıyorsa bir kenti, sabahları işçileri yorgun argın martı sesleri ile uğurluyorsa , vermiyorsa memesi süt, sularından ağlar boş çekiliyorsa kime ne diyorum, Asya’dan Avrupa’yı öpüyorsa küllenen tüm ateşleri, tek bakışta yakıyorsa İstanbul’um kadınım ruhunun gizinde gizlediğin bir şeyler var hasır altı edilmiş acılar , martıların çığlık çığlığa intiharı artık her şey akıvermektedir içine sorgusuz, sualsiz boğazında taşıdığın kiridir şehrin, ters akıntılara bile karşı duran boynunda taşıdığın madalyon, iki yüzü farklı bir fahişedir artık açılan her yarayı, atılan her çiziği görenler var şehir buna tüm çıplaklığı ile tanık oda kime ne diyor, kapatarak o zaman gözlerini, sonuna kadar gitmelidir artık. Kubilay Yıldız |