BAYRAM KARŞILAMASI - kutlama yazısı
Bayram sabahına en erken saatte uyanmak için, çalar saat zilinin “hadi uyanın bakalım, bayram başladı” makamında, bugünden ayarlanması gibi.
Kadının aceleyle topladığı yatak çarşaflarını, gene aceleyle pencereden silkelerken göremediği, geceden çarşafta kalmış saç tokasını aşağı düşürmesi gibi. Erkeğin, bir yandan pencereden çarşaf silkelerken öte yandan da “dikkat et bari, kesme yüzünü” diye seslenen karısına.., “tıraş olurken konuşturma beni, gene kestireceksin yüzümü” demesi ve sonra “ahh..” diye çığlık atması gibi. Bağrışmalara uyanan çocuklardan birinin gözlerini ovuştururken “anne, çişim geldi”, diğerinin göbeğini kaşırken “baba, karnım aç” demesi, babanın “annenize söyleyin”, annenin de “babanıza söyleyin” demesi gibi. Kahvaltı hazırlığı öncesinde alınan “hadi biraz acele edin” komutuyla çayın demini tam olarak tutamaması, ekmeğin sofraya özensiz ve kalın dilimlerle getirilmesi ve bu saatlerde masada okunmaya alışık gazetenin sayfalarının hiç el sürülmemiş haliyle bir köşede “bende ne haberler var” edasıyla ama biraz da boynu bükük durması gibi. Sofrada annenin ve babanın aynı anda aklına gelmesiyle bir ağızdan “bu bayram şekerlerinin-çikolataların yarısını kim götürdü, söyleyin bakalım” diyerek çocuklara bakması, çocuklardan birinin dolu çay bardağını kahvaltı masasına dökmesi ve diğer çocuğun çayı döken çocuğa fısıldayarak ”konu değişsin diye şakacıktan yaptın değil mi ” demesi gibi. Annenin el yordamıyla hiç bulamayacağı saç tokasını saçlarında araması, babanın çocuklara göz kırparak gülümsemesi, çocukların “demek ki yarısını da babamız götürmüş” diye düşünmesi ve ikisi birden üstüne yağ ve reçel sürülmüş kocaman ekmek dilimini, kocaman ısırırlarken üzerlerine reçel dökmeleri ve tam bu an ’da kapının çalınması gibi. Ve bahçede kendilerine ekmek atılmasını bekleyen güvercin kalabalığı ve onları kenardan izleyen birkaç serçenin aniden ortalarına bomba gibi düşen saç tokasından korkuyla kaçışıp, uçuştuktan sonra gene aynı yerlerine konması ve aynı bakışlarla kendilerine atılacak ekmek parçalarını beklemeleri gibi. . . . . . . , Ve çok uzun yıllar önce bir bayram sabahında, yaşlı bir kadın ve yanındaki küçük çocuğun Cebeci asri mezarlığının ziyaret kapısından içeri girmeleri, yolunu ezberlemiş adımlarla küçük meydandaki ilk sapaktan soldaki bol ağaçlı yola doğru yönelirken çocuğun kocaman ve beyaz bir taş üzerinde yazılı dörtlüğü beyninin kıvrımlarına hece hece yerleştirerek bunu bir bayram sabahında sizlere “uzak bayram sabahlarından biraz da hüzünlü bir anı” olarak anlatması gibi. Gitti gelmez bahar yeli Şarkılar yarıda kaldı Bütün bahçeler kilitli Anahtar Tanrıda kaldı…../C.S.Tarancı. Daha nice bayramlar, içinden hüzünleri ayıklanmış olarak hep güzel bir telaş olmaya ve bir tatlı huzur almaya gelsin, anahtarı sizlerin ellerinde olan bahçelerde karşılansın… Hepinize, hepimize, bütün ülkemize ve bütün insanlığa… Cevat Çeştepe |
Kemal Polat