Gitmeyi ÖğrenmekGitmeyi Öğrenmek sararır sancısı sayıklamalarımın saman alevi gibi yanıp tutuşup uçuşurken heceler kırmızı açılırken ufukta kapanan siyahına soğuğun adını anımsatan ne varsa kalır dilimin ucunda uykularımın arasına ayraç olur adın... kurşunî ağaçlar uğunurken yaralarımın deliliğinde derin kesikler bırakır bakışların her anımda zamansız karanlıklara inat zaman göğümde hiç kaybolmadan kayan bir yıldız gibi... bütünlüğü olan asil bir ömürdür sende yaşadığım tepeden tırnağa gözyaşlarımla avuçlarımda harelediğim dona kaldığım sensizliklerde ellerimi üşütmüyorum bu yüzden ve yakamdan düşen ayakta kalmak kaygısından sonra toprağın sıcağıyla dolacak ellerimde şefkatimin bereketi seni koynuma ekeceğim... iyimser sarmaşıklar büyüyecek gövdemde gelişlerine mermerden çerçevemin içinde içim içime sığmayacak ve yine bütün acılarımı böğrümde saklayarak güleceğim gözlerinin hüzünlerimde süzülüşüne gözlerin uçurtmasıydı yalnızlığımın gözlerin olmasa göğe her baktığımda burkulurdum... birlikte dinlediğimiz her şarkıda aynı yazdık ayrı yaşadığımız aynı yazlarda her şarkı ve yağmursuz sert kırılmalar biriktiriyorum ömrümün son bahanesine sensizlik hanesine bütün gemilerimin yanacağı o eflatun sessizlikte ilk defa gitmeyi öğreneceğim... Kağan İşçen |
gitmeyi öğreniyor mu insanlar sevgili şairim... çok zor olsa da öğreniyoruz evet... bazen içimiz yana yana bazen kanaya kanaya olsa da öğreniyoruz acıda olsa öğreniyoruz...