Okuduğunuz şiir 12.7.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
yaşam çatlağı
benzemek için bahara yosun yeşili düşlerini aldım ölümün suyundan gözlerin vuruldukça denizin bulanık mavisine yanıbaşımda oturan sessizliği duymadım yükselen dalgaların hışırtısında sana yürüdüm ıslak dudaklarında güneşin çıplak bacakları sevilesi bir aydınlık
gün ıslığını çaldı kulağımda olgun sesi şehrinin sabaha kapanan uykusuzluğumu dövdüm aksi hallerimi ben ki bilinmeyen sezgilerle dolaşırken uzun gemilerde kalabalık çığlıkların parçası oldum bulutlar geçiyor kirpiklerinin ucundan rüzgar dokunuşları ben sakladığım yara izleriyle boşluğa nişanlı yüzümde masalların acı siyahı uzayıp giden aklına
aldıkça yosun kokulu aşkları avucuma bağırasım gelir eskiden içimi acıtan özlemlere dalgalar yükümü elleriyle süpürür yurtsuzluğa kulağımda yalnızlığın çan sesleri dilimde dünden kalan küfre kapaklanır buruşur bir meyvenin ağacında elma ölüm izini vurur yalancı mevsimde kuruyan kızıllığa
martıları tedirgin etmeden kayboluşa gidelim biliyorsun ki her gün öldüğümüzü hayallerin kanatlanmadığı vakitler biraz daha candan biraz daha tehlikeli ki içimizde kimsesiz sırlar o sırların masum yüzlü çocukları saçlarımı okşar ve üşümeyi
aç kalmalarda bahara mı yoksa ateşe mi benziyorum yoksa babama mı burası başka bir yaşam çatlağı kusurlarla dolu bir düşü taşıyorum omuzlarımda gökyüzü gülerek bakıyor içlendiğim şarkıya diyorum neden ağlamıyorsunuz bu nefesler bizi parçalayacak gün usulca karanlığa düşecek martı çığlıkları eşliğinde öleceğiz
ellerini aynalara koyup da kaçma kendimden deniz uğuldar saksıda toprak
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
yaşam çatlağı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
yaşam çatlağı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bu güzel eseri okumakla zevkimi tatmin ettirdiniz. Yerinde bir değerlendirmeyle şiirinizi güne getiren,seçici kurula ve size teşekkür ediyorum. Başarılarınız ve ilhamınız daim olsun efendim.
Şiirinizin her kıtasında ayrı bir anlam ve ayrı bir dünya var... Her kıtada okuyucu başka ülkelere seferler düzenliyor ve bambaşka renklere gebe kalıyor gökkuşagı... Mesela ilk kıta...Ölüme hasret , ve ölümle aşkı özdeşleştirmek.... Renklerle bir armoni yapmak ve okuyucuya sunmak...
İkinci kıta çok ayrı bir sefer... Neydim ne oldum diyor şair... Yokluğunla düştüm boşluklara... Varlığığınla eskittiğim acılarını yok ediyorum yokluğunda, adeta af diliyor şair yanlızlığa demir atarken... Yara izlerini saklama... İnsan neden acılarını saklar? Geçtiğini göstermek için belki de... Günlük hayata meydan okumak için... Hayatın getirilerine mecburen uymak için , boşlukla nişanlı olunsa o boşlukla yaşamayı öğrenmek için belki de...Sebebi şairde saklı bir giz...Sadece anlamlandırmaya çalışıyoruz...
Ve üçüncü kıta.... Gizemi aralamış şair bu bölümde...Biraz olsun okuyucuya sır perdesini aralamış yada şiir artık anlaşılmak istemiş... Yosunlar... Uzak denizlerin önce mırıltılarla başlayan, sonrasında hüzünlü şarkıların arasından insanı çekip çıkaran gürültüsünde,Temiz bir soluk, renksiz birkaç solmuş çiçek dokunan; ama saksıları yok.. Toprağa ilk dikildiği zaman, susuz kalacağı sanki bilinirmişçesine, yaşamdan ırak tutulmuş tohumlardan patlamış, kış bozması, bahar vurgunu çiçekler... Ve yosun kokulu aşklar... Şairi tatmin etmeyen , şaire eskiyi aratan , geçmiş zamanların özlemlerini bile bu aşklara tercih etmeyi sağliyor... Ve ölüm izini arar... Nerdesin sevgili... Bir meyva dalında çürüdü... Göç mevsimi başladı yüreğimde der gibiydi...
Dördüncü bölüm... Martıları tedirgin etmeyelim ... Kimse anlamasın yok olduğumuzu... Burası bir sahil kasabası yada denizle içiçe bir yer... Her gün ölmek bir yas mı? Yoksa ölüme olan şiddetli açlık mı yine şair bilir... Ama şiir anlatmak istiyor zaten, kimsenin bilmediği sırları içinde taşıyor... Sadece masum çocukların fark edebildiği gibi...
aç kalmalarda bahara mı yoksa ateşe mi benziyorum yoksa babama mı burası başka bir yaşam çatlağı kusurlarla dolu bir düşü taşıyorum omuzlarımda gökyüzü gülerek bakıyor içlendiğim şarkıya diyorum neden ağlamıyorsunuz bu nefesler bizi parçalayacak gün usulca karanlığa düşecek martı çığlıkları eşliğinde öleceğiz
Ve dünle bu gün arasında ki ince bir noktada savruluş... Ve ölüme açlık buradada geçiyor... Yaşamak agır bir yük sanki...
en kötüsü her yerde unutulmuş aşk ölüme dirilen
İnsan, incinmiş bir şeyi eline yeniden almaya ürküyor, bir de ben incitirim diye.. Alamıyor..
Nasılsa bir gün fark edecekler onları orada. Ölüm, ısrarlı çığlığını elbet duyuracak. Hem ölüm zaten bu kadar yakınken ve gelişi belirsizken, ben neden varlığımı yaşatmaya çalışacağıma gereksiz bir dansın kucağına kendimi bile bile bırakayım ki! Öyle değil mi ?
Kutlarım şair... Kutlarım...
qizLi özNe tarafından 7/13/2011 12:24:44 PM zamanında düzenlenmiştir.
aldıkça yosun kokulu aşkları avucuma bağırasım gelir eskiden içimi acıtan özlemlere dalgalar yükümü elleriyle süpürür yurtsuzluğa kulağımda yalnızlığın çan sesleri dilimde dünden kalan küfre kapaklanır buruşur bir meyvenin ağacında elma ölüm izini vurur yalancı mevsimde kuruyan kızıllığa
Baştan sona harika dizeler. betimlemelerle süslü. Final ise harika. Her yerde unutulmuş aşk, ölüme dirilen. Aşk ölümsüz. Yüreklerde ölse bile yine bir gün aynı can da dirilir ve insanı tekrar yakar. Yürekten kutluyorum.
güzel şiir kullanılan kelimeler içeriği imgeleri fakat şiirdeki zaman atlayışları (geçmiş zamandan aniden dönülen geniş zaman ve sonrasındaki dilek şartları vs) bir okuyucu olarak beni yorsa da emeğine sağlık şair...