İÇİNDEKİ CANAVAR
Sefaletin adıdır bu
Bir zil çalar ki akşamüzeri Zincirleme kaza da bulursun Açtığında mide kapağın Gözlerini. İşte çaldı zilin sesi! Vakit akşamüzeri Misket sesleri korkunç! Vurur inceden alnına. Kıvranıyorsun sokak ortasında Ve sen ağlarken bir başına Hıçkırığına yetişiyor Kent köpeği ve kedisi. Ezan sesinde aman Allah derken İhtiyarlar ve kurslu çocuklar Sen sancılı geceyi aralıyorsun. Damacana’da bekliyor berrak mı berrak su Dükkan önünü süslerken su ve ekmek Sen açlığı yutkunuyorsun. Ama köprü altında onlarca yutkunan Bir haykırışın türküsü dillerinde Mutlak onlarda baktılar şu kapı önüne. Ve titremeye başlıyor bacakların Hastanelik falan değilsin Ölümcül hiç değil, Yalnızca eriyensin.. Yalvaramazsın Avuç da açamaz ellerin Kemiriyor işte bedeni Gözden uzak canavar Yüreğin hemen altın da. Isırıyor etini Belki yoldan çıkmış Kan değerini üç’le çarpıyor Ve reçeten göz perden Biraz ekmek Bir bardak su Ve güzel bir uyku Hangisi bedava? Şu ölümün kardeşi Uyku peygamber olmasın? Ve kıvrılacaksın Başka yolu yok. Ağzın açık Uzan Beton yatağına Gör yerdeki böcekleri, Avuçlarına al birisini Dudaklarına götür Ve bırak. İşte dolaşıyor sararmış yüzünde, Sonunda olacağın bu. Çıkacaklar günün birinde Çeneni gıdıklayan Ve açlığı umursayan Güzelim böcekler! Ve sen Böylesi bir günde Ölmüş sayılacaksın Ve çürüyecek iri kemiklerin Var olsun ölüm diyerek. Ölenler Ekmeksiz ve susuz kaldılar Onlara da köşkten baktılar Var olun açlar diyerek! Sen kalkıyor musun ayağa? Bu sessizlikte ne böyle? Son bir gücün yok mu Şu zavallıyı dinlemeye? Kalk ki Böcekler ısırmasın seni! Ölenler ve böcekler Aşkına, Aç gözlerini Aç kardeş! Burada çürüye bilisin! Hatta gömülürsün de Aydınlıktan uzak Sessiz bir ülkeye.. DİDİM/AYDIN |