Ölüme uzanan gülYalnızlık Ölü bir bedenin çürümüşlüğü gibi Yapışır alnımın ihtiyar çizgilerine Ve o vakit düşünürüm kentsizliğimi Ve talan edilmiş yüreğimin titreyişini. Ölçüsüz isyanlarım Kendi kadavrasını parçalar Durmaksızın ve acımasızca. Kimliklere aykırı intiharları Bir ben severim yalnızca. Kendi yöntemlerimle onu kutsar Ve sonsuz akşamlara kefenlerim. Ölüm, kendi kurtuluş yolunu anlatır Ölüm, kendime bir adım yaklaşır -Ki susturulmuş ayinleri Bir kadının öfkesiyle kurutan Ve cami musallasına indiren Yalnız/ca ben.. Babamın, yontulmuş taşlarda Gizlidir kederi. Avuçlarıma dökülürken gecenin şerbeti Ben o taşların yüreğine işlerim Yüreğime oturan evin hasretini.. Her hasret bir ölüm bültenidir bana Ve belkide bu yüzden gece gelen ölümleri kulaklarıma ısmarlarım. Bir ana, gündüz daha uykusuzdur geceden. Bir ana, dualarla örter üzerini. Bu yüzden, her duyduğunda sesimi Öper nemlenmiş gözlerimi. Oy ölüm Oy kızarmış yanaklarımı Tütünsüz parmaklarımı Ve paslanmış dişlerimi Bir demlik tıngırtısıyla Kendi meyhanesine davet eden Solucanlarla doldurduğun Şu tastaki toprak Korkutmaz gözlerimi. Ölüm Gece çarşafıma sararken saçlarımı Bir kadının göğsüne dayamalıyım ağzımı Tattığım sütün beyazlığı ile kanım Parmak uçlarıma oturmalı Ve ben işte o sıra Canlanan parmaklarımla Bir damla suyun bereketi ile Kendi gusül abdestimi Dökerim döllenmiş acılarıma. Ah günahsızlık! Talan edilmiş başaklar Kıyımdan geçirilmiş halk Susturulmuş sevaplar Ağlayan çocuklar Auschwitz’de yakılanlar. Günahsızlar! Tanrının cennetinde Ne Çoklar.. Ey suçsuzluğum Ey olmak ya da olmamak Adım: bir şiir Bin dönüm umut Ve mesafesiz yalnızlıktır. Ölüm Bir akşam seni Yalnızlığımla Seviştirecegim. Akrebin kendini sokması gibi Aynı ölümcül iğne ile Bir okyanus derinliği kadar Derin acılarınıza Kulak vereceğim Ve o gün Ellerinize yıldızlar Bir düş sunacaklar. Ben keyifle Kendime yeni bir kimlik çıkaracağım Ve şiirin sonu ilk satırı öperken dudaklarından Ekşimiz cesedinize Kendi kanımdan bir gül koyacağım. |