Sana geldimŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Rengimi renginden aldığım kadın.
Ve Asla yalnız değilsin. Gözlerinden öpmek için geldim sana Gecenin en kör saatinde çıkıp geldim Yüreğinin en derinlerine sürülmek Ruhunun bilinmeyen, el değmemiş topraklarında Yeni bir şehir kurmak için geldim. Geldim, yüzyıllardır mahzenimde bekleyen duygularla Dudağımda bir zemzem tadıyla geldim Bütün suskunluklarımı geride bırakıp Sana yazdığım şiirlerimle, şarkılarımla Şiir yanımla geldim. Bütün yollarımı kaybedip Bir tek senin yolunu bulup geldim Bütün ormanları yakıp, kendi bahçemin gülleriyle geldim Zühre’yi alıp koynuma Sana avuçlarımın içinde bir gökyüzüyle geldim. Geldim Bütün benliklerimden kurtulup, bir ben olup geldim. Sıyrılıp dünya heveslerinden Tüm bencilliklerimin cenaze namazını kılıp geldim. Salına salına yürüyerek değil, rüzgar gibi koşarak Anamdan yeni doğmuş gibi geldim Acılarımın, hüzünlerimin portresini çizip Hayal kuramayanlara hediye ettim Silip aynalardaki suretimi Berrak sularda hayat bulacak aşkımın yansımalarıyla geldim. Maziyi şimdiki zamana sağanak sağanak yağdırdım Rüzgarımla esti geçti ahlarım Cefalarıma vefasızlığımı vurarak Zihnimdeki düğümleri çözüp geldim. Gözyaşlarımı denizlere boşaltıp Kumlara gizlenen incilerimi, ceplerime doldurup geldim Karanlığı yakıp, gökyüzünü bütün mavilerimle boyayıp geldim. Ben geldim, aç kapını Kusura bakma biraz dağınığım Toparlayamadığım gözyaşlarımı avuçlayıp geldim Ateşimi yanıma alıp nar olup, yanmaya Gelip geçen değil, kalan olmaya geldim. Bir Nisan yağmuru gibi geldim sana Ilık ve bereketli Ocakta tüten dumanın Yangınlarda kar’ın Zemheride yazın Dilin, gözün, kulağın Sesin, avazın olmaya geldim. Ey aşk Önce gözünü aç, sonra ellerini Ve yüreğini, ardına kadar Kabımdan taşa taşa, elime yüzüme aşk bulaştırarak Yan yana durmak için değil Cancana olmak için geldim. |