salıncakgözlerimin içine kurduğum salıncaklarda sallanır kimsesiz yalnızlığın uzun bakmaları... kendime iniyorum kendimi kendi içimde sınarken küf kokan gecelerin alnına başını dayayan şehirde terliyorum bir kadın iniyor avuçlarımdan bir yağmur vuruluyor göç sıcaklığının şahitliğinde parmaklarımın arasından kayan deniz tombul gemilere öldüğünü söyleyen şarkı ısmarlarım inadına değişir lahza değişir güneşin rengi yalnızlığa kaçan bulutlarda az önce seviyordum dalları uçan darağaçlarında rüzgarında boşaldı sabahları anlattığım gün nasıl da bağırıyordum salıncağın omuzlarında toprak benimken nefesim ölü taşır geçtiğim her sokaktan sus kalabilseydi aynalarda uykusuzluğum çenesi çözülmüş anıları çoğalan gecede öpebilirdi yeşili işiten kulaklarım kendime benzemiyorum kendimi kendimde sınayan rüyaların sesi başka yaprağı başka doğmamış yangınları sayarken yalnızlığın teninde yolculuğum başkaydı |
Ve sanki söyleyecek sözleri varmış gibi geldi Şairin...