Bakıyorum Hayretle
Bakıyorum Hayretle
sır dolu bir öğle vaktinin kıyısından geçerdik belki de hiçbir çocuğa ve çocukluğa özenmeden gemiler uzaklardan el sallardı ama hayal değillerdi bakış açımıza göre birbirimize sarılmış olmalıydık kollarımız ne güne duruyordu omuzlarımız boynumuz... karabataklar denizi unutur mu hiç bu kahreden şapşallık benim… yollarda durup durup ağaçların yapraklarına ihanet edip etmeyeceğini düşünmek gibi öfkemi yenemedim… dünyaya sensiz bakan gözlerimde çıkmasa da sesim bakıyorum hayretle sisli soğuğuna ayrılışının kucağımda çam ormanından koparılmış bir tek kozalak…bir tel saçın… bir can yitimi değil mi ki her şeyin sonu yoksa aşk bu mu unutmak mı ki yolların yüründüğünü suların içildiğini ateşin yakıldığını gözlerin ağlayıp güldüğünü tatların tadıldığını... sonsuzadek sadece seni sadece seni özlüyorum demek anı gibi göç kuşlarının son çığlıklarıyla yarışarak nefes nefese kalmış bir çocuğun bir saniye ötesini bile görememesi gibi sonsuzadek sadece seni sadece seni arıyorum demek gibi bir kan akımı değil mi ki hiçbir şeyin başı yoksa aşk bu mu anımsamak mı anımsamaya çalışmak mı unutmanın ne olduğunu… ama asla anımsayamamak mı... Kağan İşçen |
yoksa aşk bu mu
unutmak mı ki yolların yüründüğünü
suların içildiğini
ateşin yakıldığını
gözlerin ağlayıp güldüğünü
tatların tadıldığını...
Kutlarım sevdalı yüregini kağan,ellerine sağlık.............