Kırılgan Kalp Çarpıntımda Anne
Kırılgan Kalp Çarpıntımda Anne
saçlarından öğrendim saf kır kokusunu ellerindeki kırışıklığı çözdüğüm an...bitmez ağustos güneşi... yüreğin eritirken içimdeki kayaları nereye döküleceğini bilmiyorum umutsuzluk acı denizlerimin yanımdaysan kırkikindi yağmurlarının ilk kokusuyla uyuyorum yoksan karanlığı derin bir çöle teslim yalnızlıkta ben bile unutuyorum kendimi anne... şimdi tutup gelincikler topluyorum zaman bahçesinden düş değmemiş papatyalar deriyorum gülüşlerinden dökülen ışığa soysuz uzaklıklara inat koynumdaki bakışınla ayaktayım dargın ufuklara dalgın dalgın inerken gökyüzü sesinde göğeren şefkatle aşıyorum uçuklaşmasını bekleyişlerin bütün balkonlardan sensin el sallayan bütün sokaklarda çağıran ses sesin sesin hayata duyarlı sabahlarımda akşama kırılgan kalp çarpıntımda anne... sayrılı ikindi sessizliklerinde çıldırasıya özlediğim avuçlarının serinliğini...bir yudum pınar suyundan ötede başak bereketiyle kan kardeş...can yoldaş... hangi yola çıkarsam çıkayım ilk adımımda telaşının burukluğu ılık rüzgarlar yetişemezken nefesinin sırtımı sıvazlayan utkulu direncine direncinde sonsuz evrenin güleç güneşleri ağzı süt kokulu bebelerin damaklarıyla öpüyorum onurlu aydınlığını anne... Kağan İşçen |