bıçakbulutları avuçlarınla sıktığında gözlerimde kırılır gün şehir düşleri ayaklarının altına alır kulaklarımda deniz çınlar ve ölümün salyaları dudaklarından damlar omuzumda siyah damarlar hep aynı kanı kusar sabahlara umudun yanaklarında mavinin resminde kal anne sakın kımıldama/ kımıldarsan çığlık açar bahçeler güneş balkonlardan iner ölüme emekler hüzünler kayısı ağaçlarının gülüşünde bırak rüzgarlara sözlerini bir gün elbet dökülür türküler dile gelir mutluluk susan dillerde şimdi zaman hiçbir avuntuyu ısmarlamaz sulara bir dua atsam yangına döner gökyüzü ağlar martılar ve anlamaz derdimi bu şehirde yürüyenler suskunluğumu saklıma gebe bırakır mevsimler varsın dağın yamaçlarından sökülsün sevdalar sökülmezse/ hiç bir yüz görmeyecek sırtımda yatan bıçağı yoksa gözyaşları çocukları da titretecek sarsılacak kaldırımlar varsın yüreğimde çoğalsın acılar yoksulluk öyküleriyle belleğime döllenen onca kıyametin yalnızlığını yaşıyor sessizliğim şiirlerimi belinden büküyor ezilen özlemler soluğum yırtık hayatın tırnaklarında gölgeler kaç kıymıkla bilenmiş olsun devrildikçe sızılar elbet bir uğultu taşıyacak beni gürültüsüz gözlere |