kar taneleri
sırtıma yüklediğim dirim şehir gerinir
yüreğimin kesik vuruşlarında ağlaşır yağmur kuşları göz ağrısı gibi gece ah çöker dizlerime yılgın duvar eşikte sulu sepken ıslak ıslak damlar kimsesiz saçlarıma mayına gömülür bal çiçekleri ölgün ah bozulmuş dünyanın kızıl töresi zindanların açık paslı kapısı… bağrında dağdan adamlar uyur kısık sesli ardında kâh yurtsuz süzülür mavi kâh meskensiz dolanır bahar siste kavgam süpürür güneşten bir nehir aheste ayak izlerimde mor su birikintileri başım dik bakışlarımda gölge peşimde cehennemin ağzını körükleyen gözlerin ancak buzlu rüzgarda durulur ruhum kâhin Tanrı’nın işinden ne anlar bir sparta kadınının sabrıyla beklerim yüreğimde toprağın dingilliği ah hadi gel parmaklarımdaki zilleri çal arzu sesi duysun birleşsin kar taneleri yalnızlığın gece vurgunu pers hayaletleri gibi avlarken kalbi aşkı sınamak niye ah hadi durma gel gönül gençyılmaz |
imgelerin kurgusundaki özgünlük hep dikkati çeker şiirlerinde şairin.
coğrafyaların engin denizindeki çeşnileri katar çünkü dimağındaki özsudan.
imgelerin derinlik sunduğu çalışmalarda, aşırı diplerin birbirinden sadece baharın varlığı ile kopmadığı gözlenebiliyor.
bazen, imgelerin bile bağlantı üyesi olarak görev alması gerekebilir böylesi konumlarda.
nice paylaşıma. kutlarım.
selamla.