YÖRÜNGEDE AŞK HAREKETLERİ
dünya kadar büyük masanın etrafında toplanmıştık, çok kalabalıktık
her birimiz sanki ev sahibiydik, ama daha önce hiç karşılaşmamıştık yabancı yüzlerin yalancı baharıydı, dudağımızda açan gülümsemeler okunamayan alın yazılarının, kendi kalemimizle yeniden yazılmasıydık. zamanın aydınlığı gösterdiği zamanda ve aynı masa başında birbirinden farklı böyle nasıl olur ki, güneşe bakış açılarımız sanki kimimiz bir ormanda saklıyız ya da dalgaların arasında ama gene de bir yol bulup karşılaşıyor ya, bakışlarımız arada. /aşk dediğin güneşle doğar, hangi düşünce ikliminde olursa olsun/ . . mücadelelerde alnımıza yazdıklarımızı oynuyorduk, ne çok ölüyorduk her ölümle fidan yürekli kız ve erkekler oluyor, yeniden doğuyorduk ama tırnağımızın ucundaki meridyenleri, kan ile keserken paraleller ya bir daha göz göze gelmezse gözler, işte en çok bundan korkuyorduk. zamanın karanlığı gösterdiği zamanda, biz aynı masa başında şaşarken birbirine ne çok benziyor diye, çizgisi silinen yüzlere biliriz kainatta bir şey olmaz seslere, güneş kaybolmuş olsa da ben seni en çok sesinden tanırım, haydi bana bir şeyler fısılda. /ama güneş batınca batmaz aşk, yeter ki söyleyecek bir sözü olsun/ . . dolap beygirlerinde kuyruk değildik ama bir kuyruklu yıldız gibiydik bütün açıların kesişme noktasında ve dünyanın tam merkezindeydik ağacımızın dallarına asıldığında, devridaimlerde topladığımız dilekler biz ertelenmiş ölümlerle yeni bir dansın, sevgili ve kavgalı melodisiydik. zamanın tükendiği zamanda ve artık bizim olmadığımız masada çoktan asılmıştık duvarlarına, bize benzeyen ve benzemeyenlerin her yaşamın yani sevdiğim, sesi özgür bir kopyası saklıdır mutlaka yörüngenin ahengi de budur, bir fısıltıyla kıpırdanmaların dışında. /sus… dinle bak, duyuyor musun. . . / Cevat Çeştepe |
.
AŞKIN SESİNİ
AŞK BÜLBÜL KESİLDİİİİİİİİ