Gelir Misinevet biliyorum gecenin güneşi nasıl doğurduğunu gördüm bir kudüs akşamıydı gözleri ağlamaklı şafak ağrılı bir nağme en acılı kelimelerle kondu pencereme ve seher gelinciklere saçıldı önce kızıl saçlarıyla gülümsedi bir dağ ağırlığınca ipek böceklerini özleyen kumruların hiç tünemediği dut ağaçlarında en çaresiz yanımla günebakan ektim gönül bahçeme ışıklar salkım salkım döküldü katre aynalarıma eski bir anı seslendi çağırdı beni mazinin avlusuna takvimlerin arka sokaklarına koştum barakasız şehrin eflatun yağmurlarında ama insana ne kalıyor ki uyanınca yalan yalnış bir düşten sonra incitilmiş fotoğraf gibiyim oysa dudaklar suskun gözler solgun bir kızkulesi yalnızlığında ellerim ve gözlerim meyus gözlerimde sırılsıklam martı sabahı selam veriyorum yalnızlığa annesini arayan bir çocuk gibi bizi aradım köpüklere seslendim kumları dolaştım dalgalara bulaştım su damlası misali yoktun yoktum yoktuk kaybulmuştuk gök mavisinde bir düş sevdim biliyor musun tenhasında sırılsıklam bir akdeniz akşamının ey ömre bedel saklım körelttiğimiz umutları hangi sözle anlatayım gecenin karnında yanan mum ışığındayım saçlarını sevdim uyku aralığında avucundan yağmurlar içtim gözlerinden aşkı gözlerin ki bir kevser yıldızı sevdan bir evren bir uzak gök derinliği kokun cennet ve gözlerin ki bazen en azılı bir cehennem zebanisi ah gönül sızım nasıl da benziyorsun varla yok arası her şeye en çok aynalarda buluyorum seni ben neredeysem sen oradasın biliyor musun yüzümdeki çizgilerde sen yüreğimde her gün bilenen keskin bir bıçaksın en amansız karanlıklarda süzülüyorsun gözlerimden hicranlı sular gibi aynalardan siliniyor silüetim ey varlığı yokluğuyla denk sevdam susma söyle çağırsam gelir misin boşalır mısın bir nisan günü bulutlardan yangınına yüreğimin istesem göklerden bir yıldız çalar mısın örer misin yeniden rüzgarı saçlarıma soluğumdan içer misin kana kana dindirir misin yangınını dumanlı alnımın kalbim sorunlu biliyorsun nabzım sorunlu aynalar ritimsiz saatler şizofren ve ben kağıttan gemiler sürüyorum gözlerinin turuncu melaline dilimde anlaşılmaz bir bahar türküsü bir yağmur sonrası desem hani dağılınca katre gök bulutları sığ bir gece yarısı saatler çalınca yalnızlığı uçurumlar uyanırken işte o tanıdık o şevkatli yüzünle bir müjde gibi bayram sabahına özgü gelir misin kırlangıç ülkesinden çağırsam seni... |