Aklında olsam ne yazar
Eğildim sabahları bir çamaşır
İpi gibi sana… Güneşin erişemediği gölgelerde Koştum yalın ayak Titredim bir buzun gözlerinden damlayan Çatılar gibi… İrkildim gece patladıkça yıldızlar Aydınlandı her yer… Yokluğun daha fazla olduğunda… Düştüm çocuk gibi gölgelerim Sana yaklaştıkça Daha fazla küçüldüm büyüdükçe İçime sığmaz olduğunda Yırtıldı yüreğim sen daha fazla Vurmayı bıraktığında göğsüme Sesim kesildi akan bir nehir gibi Bulutlar yorulduğunda… Üşüdüm bir kışın yüzümü bembeyaz Suçsuz gibi kapladığında Açmaya korktum ilkbahar yağmurları Aktığında dudaklarıma Kırıldı kollarım sen sanıp Bütün ağaçlara yaslandığımda Ve bende düştüm Ayrılığına hazan mevsimler üşüştüğünde… Üşüdüm… Ağzıma bir gram umut parçası alamadığım O sevgisiz günlerde… Acıya batırılan iğneler Çıkarılmalı Gözlere okunmuş sevdalar Avuçlara sürülmüş dualar Gerçekleşmeli… Kalkmalı ayağa bizi küçük sanan ayrılıklar Büyümemişken henüz… Ayağa kalkmalı… Nerede toplansa sisler şimdi Ben ayak izlerini arıyorum Nereye yağsa yağmur bil ki sana yakınım Kopsa fırtınalar devrilse bütün Yeni açmış çiçekler en çok ben kanarım Ve Bil ki düşerse bir yıldırım evinin Önüne… Senin için sönmüştür… Yanan bütün Közler… Sallanıyorum artık bir diş gibi Ağrılı sözcükler Hayat sessiz bir oyundur… Acılarını anlatmaya çalıştığında… Anlayamayanlara… Gösterme ayrılık yanını… Biliyorum… Bedenim çift sayılara kadar öğrenmiş Bir çocuk daha… Dilimin harflerine yabancı bir aşık Ve biliyorum Her kızın içinde Bir Rapunzel vardır… Ve Kendisini kurtarması için sarkıtması Gereken bir saçı… Artık Kırılıyorum en kısa çubuk yanımdan Artık süslü bir pastanın son dilimi Gibi… Arta kalıyorum sen acılarımdan… Yokum yenildim… Bir kez daha sana… Aklında olsam ne yazar… Yanında olmadıktan sonra… //Ersoy// |
aynı sabaha uyanmıyorsam eğer senle
neye yarar ki bilmek
aynı gökyüzüne baktığını geceleri
Bilge Uçeren
Tebrikler,
Saygıyla...