Yoksun orda…
İçimde bir boşluğa daha düşmüşüm
Savaşıyorum gözlerindeki karanlıkla… Bir kuş gibi süzülüyorum göklere Diyarımı sadece sen belirle… Açmışım susuz kalmış bir köle gibi Ellerine sığamadım daha kapatma… Akıp giderim zamanını doldurmuş ter gibi Alın yazıma dönmem gerekir bulmam için kendimi… Rüzgâr eğerse başını dal kırılır kökünden Koparır gider beni ayaklarınla sineme bastığın gibi Köklerimden tutmazsan eğer beni… Yığılır kalırım musalla taşının koynuna… Gözlerinden tanıdım seni Sen’cil acılarımın mimarısın Öyle kıracak gibi bakma yüzüme Dokunsan erir bedenim Sen ciğerimi közlediğim o cehennemsin… Korkuyorum artık Dizlerim kırılır diye Düşer parçalanırım Kalbin soğuk diye… Yaralarımı avutmak için Susuyorum Kurumuş dudağımı ıslatır gibi Dilim damağıma yapışır Kapının önünde bekleyen Mermer gibi… Git… Unut bütün dediklerimi Öleceksin… Yaşatmaya zorlama beni… Tanığım en karanlığından Kalbime… Sen saklanırım parmakların Gerisine… Sana dair acılar yargılandı Kalbimde. Firarisin aşka ihanetten Başkasından hatıra acılar Yükleme sırtıma… Yıldız kadehinde izi kalmış Diğer yarım… Sen süzgeçli gemiler yüzdürürüm Fikir haritalarının o aralık akşamlarında… Üfle sazın telini Kanamayı öğrensin o vicdansızın… Kalbi… Bir infaz çelişkisiyim artık Yüreği gözlerinden fazla ağlamış… En güzel bulutsuz gecelerde Tamamlarım… Bir kemanla bir yayı… Tuttuğum kadar canlıyım Oltamın ucunda… Bir yârin diline takılmışsın Artık kapatma boşuna yüzünü… Ne kadar baksam yine de yoksun orda… //Ersoy/ |
hüznün perdelerine çift göz degince iniyor gönül sahnesine
bulutlarda otağda kuruyor gözlerideki aşkla
kutlarım selamlar