ŞİŞEDEN ÇIKAN
bu şiirde bir şehir ol bana.
tramvayı, vapurları istemem, köprü ve kuleleri de, sadece sen ol içinde sen bu şiirde, bir şehir ol bana ister dağların doruğu düzlerin ortasında, istersen denizlerin kıyısında mitolojinin haritasız çağlarında da olabilir, geleceğin yüzyıllarında da karanlık gecelerin yarısında, yeni doğmuş ay misali dolunaya yürüsün aşkımız aşk kokulu sokaklarında, sarmaşıklar gibi yürüsün de büyüsün bu şehirde bir şiir ol bana. çocuksu manzumeler, masal ve roman gibi, her satırı seni yazsın yeter ki sen bu şehirde, bir şiir ol bana yazdığım her dize bir resmini çizsin, kartpostallarındaki manzaralarına sokak tabelalarına ve kapı numaraları, yani nereyi boş bulursam oraya gözyaşlarını alıp gözlerinden, yağmur damlalarına hece-hece anlatacak bereketi güneş renkli başak olup, her sabah yüreğine yeniden doğacak ... şimdi yaşa seni, oku seni. doğurduğun bir şehirde nasıl şiir oldun, hiç inanmıyor olsan da gör seni sen şimdi yaşa seni, oku seni, gör beni gecesi eksik günü yarım boş sahiller ya da dorukların yaban çiçeklerinde bütün zamanların kristali oldun ve yıldız gibi doldun, içi boş şişenin içine sonra bir masal cini çıkıp geldi ve o şişeyi benim seni sevdiğim gibi sevdi kapağını patlatıp içinden çıkartmak için seni, dünyayı doğuran güneş gibi oysa şişeden çıkacak olan belki bendim, sen zamanın en doğru saatiydin belki ikimizde değil zamanın kendisiydi, sen yaşanmamış şehrin şiiriydin tramvaydan inip vapura koşuyorduk, köprüler üstü ve kulelerin arasında bir çocuk manzumesinde çarpışacaktık, yağmur sonrası gökkuşağı altında haydi sar beni şimdi, öp beni. bak gökkuşağını aldı saçının rengi, buna şiir yazılmaz mı, ver kağıdı- kalemi. Cevat Çeştepe |
tebrikler şair...
Mehtap ALTAN tarafından 12/29/2010 5:26:08 PM zamanında düzenlenmiştir.