"bekler şiir -kader diye kandırarak kendisini- yorgun yağmurların dizi dibinde… nasılsa gelecek ve ruj izlerini bırakacak değil misin kanatmayı sevdiğin imgelerine "
Seni yazmak…
Heba edilmiş ömrümün sararmış tuvalinde bir araya getirerek kelimeleri istediğin makamda cümleler kurgulamak
Yaramaz çocuk olup kelebeklerin kanatlarını ölümüne kurcalamak gibi
zor değil
Bendeki seni yazmak…
Kalemin son nefesine idam kelamı koymak gibi tashihi gayri kabil
Seni görmek…
Şükrüme sebep değilken hiç olmamışken ve olsa da her y/anım yara bere içinde namlu soğuğu buselerin yüzünden
zor değil
ki senin üzerine hangi renk serilirse serilsin karalamaya başlarsın da kendini siyah pastel tonunda ortaya çıkar asıl rengin
Bendeki seni görmek…
Hızır’ın yoldaşlığında su-i zan etmeden diline sükut koymak gibi dayanmak mümkün değil
Ne kalıyor geriye ? Kaçman en koyu ve en t/uzak yerlere
/Farz-ı muhal.../
Kaçsan hani Vebali boynuma bir sefer de çıkıp gelmesen ücreti ödenmiş masalların finalinden
Uyusan satır satır üzerinde oynanmış fıtratı bozuk cümlelerinin bileklerime kasteden gölgesinde ve ben çıkarmasam içimden avuç avuç yönsüz kuşlarımı şiir diye
Ama gelirsin
Zihnime yarım yamalak iliştirdiğin maskelerini ufak tefek rötuşlarla sol yanıma dikersin
Bilmez miyim
Kaçsan hani Günahı boynuma bir sefer de çıkıp gelmesen güneşin elini çekmeye başladığı kerahat vakitlerinden
Kazısam veresiye bellediğin aşkımı duvarların alnından ve ismini iltifata layık görmediğin dudaklarımdan
Kurtulsam samimiyeti incinmiş duaların ahından ve itilmiş ellerimle mezar yer/im/i kazmaktan
Ama gelirsin
Kade-i ahirede elinde kağıt kalem sol omzumda beklersin selam vermeden
Bilmez miyim
Kaçsan hani Hesabı boynuma bir sefer de çıkıp gelmesen tanınmamak için yüzünü gizleyen şehirlerden
/hayatın hiçbir şeridine tutunamayanların sevgili aradıkları şehirler vardır ya rahmi cemrelere düşman şehirler tanırsın sen onları gözlerinden/
Korkmasam ben orta yerinde beni yakacağın kaç şehir kaldı diye çırılçıplak ve göz önünde ve temizlesem üzerine zikir sürdüğüm seccademin yüzünü ter dökmeden koyduğun ayak izlerinden
Ama gelirsin
En son ne zaman ismimi teninde gezdirmiştin ve çırılçıplak geçmiştin gözlerimin önünden
hesap etmeden
Bilmez miyim
Cümle olsam senden habersiz ve satır arasam ram olmak için gelip sobelersin
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bu Şair'in kendine has kendine öz bir çizgisi var...başka şiirlerinize de uğramışlığım var sessiz sedasız...hep aynı duygulara kapılıp gidiyorum okurken ama beni boğmuyor ya da sık boğazlık etmiyor...sürükleyici bir dil ve üslup...hani okuduktan sonra offff be deyip yırtıp atmak istiyorsunuz hüzünlerden geriye ne kalmışsa avuçlarınızda...şiirin bu akıcı ve baş döndüren sesi insanı alıp götürüyor...başka diyarlara savuruyor...sonra da çığlık çığlığa kalmış fırtınalara boyun eğip dalgalarıyla boğuşurken buluyorsunuz bir anda kendinizi...
üstüm başım sırılsıklam şimdi...şiirin damı akıtır gibi başımdan aşağı boşaltıp duruyor ha bire fırtınalı sözlerini...ben de olsun diyorum...varsın beni kendi elleriyle diri diri boğsun...canı sağolsun ne olacak ki...altı üstü yüksek voltajlı tellerine takıldık şiirin...tir tir titriyoruz...dokunsan bir dert dokunmasan ayrı bir dert...her iki durumda da sağlam çıkılmaz bu şiirden:))))))
"bekler harflerin koynunda şair ağlamaktan yorgun düşmüş bir halde nasıl olsa gelir kadın söylenen her harfe laf yetiştirmeye"
...kadını yazmak uğruna tüketilmiş, yıpratılmış bir ömre sahipken ben kadının istediklerini anlayabilmek için her yola başvurmak ve ölümüne onu anlamaya çalışmak ve anlamak zor değil
...bendeki kadını yazmak hiçbir kadının anlayamayacağı kadar harflere uzak ve hatta yazsam öylesi kadın dünyada mümkün değil
...kadınının yaptıklarını görmek kadınla geçen tüm zamanlar içimi paramparça ettiği halde yani hiç beraber olduğuma mutlu olmamışken yinede öperken içinden neler geçirdiğini bile görmek zor değil ki hangi güzel sıfatlara boğsan da kadını o kendisini soyarak o sıfatlardan öyle bir sunarki gözlerinin önüne; iliklerine kadar görmemen mümkün değil
...bendeki kadını görmek her yaptığının bir sebebi olan Hızır'a hiç karışmayacağına söz verdiği halde dayanamayıp "ne yapıyorsun!?" demekten kendini alamayan Musa'nın arkadaşlığı gibi... hikmetini göremeden surete takılmak yani kısa sürede pes ettirecek kadar zor ve anlaşılması mümkün değil
......................
o halde bir kadın bende kendisini göremeyecekse hatta görmeye tahammül edemeyecekse gitmekten başka hangi şık kalıyor ki geriye? her gelen gibi dayanamayıp en uzak ve sonu meçhul şehirlere
bir sefer de... kaçmak niyetiyle yola çıkan -herşeye son noktasını koymuş olduğu halde- yeniden dönmese
hani giderken kurduğu her harfi bıçak keskinliğinde cümlelerini geri almadan gitse ve kalsa gittiği yerde de ben de ne yazacağını şaşırmış kalemimle kalmasam orta yerde
...ama gelir illa her giden bende bıraktığı yanına birkaç cazibe katarak tutunur kalbime yeniden
bir sefer de... güneş gibi bu da batacak umuduyla beklerken ben yeniden çıkıp gelmese ya giden ve içime yer eden ne varsa aşka dair ve dilime yer eden kadına dair hepsinden temizlensem ve kurtulsam gidenin ardım sıra ne söylediğini bilmediğim dualarından ve kendi kendimi boğazlamaktan
...ama bilirim ben döner yine giden tam bitti derken hani tam da aşktan çıkmak için selam verecek tek omuz kalmışken hatta bazen tanınmamak için sıfat değiştirip gizemli bir maskeyle gelir giden "hani şu gerçeklerden kaçıp/tutunamayıp/bunalıp da kendilerine sanal aşk arayanların düştükleri aşka düşman gedikten"
acaba başka nereden gelir beni yaka/la/r kadın diye korkmasam da tövbeye dursam soyunsam bütün günahlarımdan ve temizlesem O'nu andığım yeri/kalbimi kadının zahmetsiz yığdığı kirden
...ama yine gelir giden hemde en son ne zaman ve ne şekilde hangi duygularla adımı andığını düşünmeden ve içini iliklerine kadar bana gösterdiğini hesap etmeden!!!
...bilirim...
“…cümle olsam senden habersiz ve satır arasam ram olmak için
gelip sobelersin…”
Lâ''l Sâye Bân tarafından 12/31/2010 6:50:53 PM zamanında düzenlenmiştir.
…ki senin üzerine hangi renk serilirse serilsin karalamaya başlarsın da kendini siyah pastel tonunda ortaya çıkar asıl rengin…
merhaba can dost çok güzel bir şiirdi. uzun zamandır özlemiştim. susuzluğum geçti ama artık bu gece şiir yazamam bu kadar güzel bir şiirin üstüne yürek sıcaklığın hiç eksilmesin hep aşkla kal
ve dökülür diline pelesenk olmuş söylemleri o söyledikçe beri ki toplar..sunmak üzere vakti gelince yüzüne karşı...
yönsüz değilse de kuşlar yansızdır her şeyin başkalaştığı vakitte...
senin yolunu beklemek zordu..beklediğime değdi.. beklediğime yazmakta zor lakin.. dur daha okumaya devam edeceğim... bilmem kaç hafta daha.. sen yine de çabuk gel...