Kargalarla Koşardım Kar Beyaz Koşardım
Kargalarla Koşardım Kar Beyaz Koşardım
kargalarla koşardım kar beyaz yollarda yırtık botlarımın içi kar suyu sakallı bir başıboşluktu başladığım roman aynı deniz otururdu içimize kapkara bir el üşümesiyle eserken poyraz yorgun bıldırcınlarla tuhaflaşırdı akşam karanlığa yakışan korkuların kaçamağıydı düşlemek ılık sıcaklığını ellerinle oynaşmanın eskimeden dar pencerelerde yoğun buharlaşması havanın seni seyrederek aşkla sustum ilk defa aşka sustum sana bakarak kapanmamış yaralarımı kustum önceleri kişiliksiz bir sistim güvenilmez pustum kargalarla koşunca yalnızlığı kışın ölümlü sarışınlığına ayak bastım şaştım ama kaçmadım sevmenin güzelliğinden... fiyakalı fındık ağaçlarıyla kar beyazdı gençliğimin şarkılı saçmalıklı öfkelenişi kan kırmızı arzulanınca karadeniz yoksulluğuma aynı yollardan hiç sapmadan yürümekle geçerken bir özlenmişlik biliyorum kıyamadım ara sokakları eskitmeye doyamadım tatmaya çocukların sokak telaşını hem ardına kadar açılmışlığıyla ağbiyken bütün kapılar bereketine ağlamışlığımın hem demir rengi kıyıyla inatlaşırken dumanlı karadeniz ellerimi uzatsam tutacakmışım gibi balıkçı takaları bir özlenmişliğe koşardım kargalarla koşardım kar beyaz koşardım ilkyaz kıvranışlarını sokmadan pencerenin kırık camına yanıyorum sana ey hayatlaşmak sanılan acı uyuyamıyorum uyanık gecelerimde... utanıyorum sabahın yüzüne bakmaya... Kağan İşçen |