pandora
kandıkça gönlüm
kopardım çiçeklerin başlarını savurdum bulutlara tek tek yoldum tüylerini buğulu mavi kuşların güzelliğe kinim var çirkinliğim bilenir günbatımında karanlığı süzerim kapkara bağlarım sözcüklerimin ayaklarına içimdeki ceren gözlü keşişi deştikçe küfre bulanır güz şarabım üzerimden geçer taşra ellerimden balçık dünya işaret parmağımın ucunda küheylan hitler misali sattım iyiyi kötüyü şeytanın pazarında pusulam yokluk ve kahır hüküm yalnızlığa masun suları bulandıran benim kurcaladığım pandora’nın kutusu bütün kaktüsler kıvrak askerlerim çamurdan evim su çeker çatım / isyanım bundan susma vakti der sevgiye çelme takan kalbim karılırken buza azar azar kedinin kuyruğuna teneke bağlarım içimdeki pinokyo ağlar gönül gençyılmaz |