Çok mu sıkıldım yazmaktan, Ya da laf dinlemeyen kalbime kızmaktan, Gına mı geldi canıma?
Ne oldu da duruyorum? Cenneti mi gördüm gülüyorum, Bana kurtuluş biletini mi verdiler? Nedir bu aymazlığım?
Uydurma bir bestenin ardı sıra, Kimsenin bilmediği bir yaşımda, Sırf masal kalmasın diye mi yaşamım, Yazmaya çalışıyorum.
Çok mu uzun şu dünya? Anlatacak o kadar çok hikayesi var ki, Hani şu karşıda oturan 75 yaşındaki, İhtiyar delikanlının, Ve o ihtiyar delikanlı kadar yaşlı, Bir tecrübeye ait bir genç kızı, Artık yazmanın, Zamanı değil mi?
Çok mu sıkıldım yaşamaktan, Daha yolun yarısı yarılanmamışken, Ya da ben öyle zannederken, Bıkmanın anlamı ne ki!
Uydurma bir sanatım olsun diye, Hiç sevmediğim ilkokul öğretmenime, Şu an küfrederken içimden, Sırf kast sistemli müfredatına, Ve bu şehrin gecelerinin, Beni hatırlama ihtimallerine, Birkaç satır yazılsın diye, Sayısal kafamı yorarken,
Ne çabuk da unuttum korkularımı?
Bir şairin ‘Yalan’ diye haykırışında, 52 kişilik otobüsün içinde, Nazlı gençliği dünyadan silerken, Bilmece olmanın küstahlığında,
Ne çabuk da unuttum yaşadıklarımı?
Dünyadan birkaç şey haricinde götüremezken ahrete, Ne çabuk da yıldım yaşamaktan?
Esasında hiçbir şeyden yılmış, Korkmuş, Unutmuş; Değilim!
Bir tekerlek olmanın hüznünü ‘Direnme’ intifasında yazarken, Mitralyözlerin altında ezilmemiş parmaklarımı, Doğan her yeni güneşin ışığında, Sırf ‘öylesine’ kalmasın diye kırıyorum.
Kaleme lanet okumuş gençliğe, Tiyatrolarda,sonsuz piyeslerde, Bir menderes olmanın dinginliğiyle, Türk’ün eş türküsünde hiza çekerken, Saadet uman gözlerimde, Doğru olarak anılmanın, Ak bir geleceğe yürüyen, Halkın içinden filizlenmiş, Hakkı bilmeyi seven, Komun uzun paltosunda, Demokratın empatisinde, Bir gebe sızısında, Soldan geçmiş,sağdan dönmüş; Mutedilliği bilmiş, Muhafaza ettiği büyük sevgide, Rimelleri kanayan bir genç kızın, Kucak kucak sevgisine ait yeminde, Sırf yaşamak olmasın diye adı sadece, Ve alnına yazılanı yazmak isteyen, Sitemkar partizanlığımı, Sevginin gençlik kollarında, Duvarlara ‘Seni Seviyorum’ yazısında, Tarık’ın sokak sevgisinde, Sunal’ın suskun kelimelerinde, Ağızları yumurta kokan çocukların, Biberle dinmiş şımarıklığını, İğne yaparım diyen teyzelerin, Kötümser pedagojilerinde, İçimde ki acı sevişmelerin, Villuslarında emilmemiş kaygısında, Korkusuzca sevmenin isyanında, Keleş sesleri altında yaşamanın, O menci ömrün pekmezlerini, Toprağa dökerken zevk diye, Ve ben yaşarken hala, Suyum kalmamış şımarıklığımda, Bir feribot virajında ezilen, Hükümsüz denizanası bahtında, Yol kenarında yatan şişmiş kedide, Parkta gezen ayyaş itlerde, Ankara olmanın yavşaklığında, Dönerken kavşağı hızlıca, Hükmettiğim koyunları okşarken, İsmail olması dileğiyle, Bıçağım yerine kalem konulmuşsa, İki parmağımın arasına,
Sizlerden özür diliyorum.
Bana genç kızın yaşlarını verin!
Uygunsuz geldiğimin farkındayım, Hepimiz zaten uygun değiliz!
Ya önce ki zamana,ya da sonrasına ait, Kendimizi saydığımız elit, Ya da etik kuralların; Kölesiyiz…
Çok mu zorladın diye de sormayın? Doğarken ebeme de söylemiştim:
-‘ Uydurma bir bestenin ardı sıra, Kimsenin bilmediği bir yaşımda, Sırf masal kalmasın diye mi yaşamım, Çalışacağım.’
Ben çalışıyorum diye rahatsız etmeyeyim demeyin, Gelin!
Ne olursanız olun, Yeter ki; O genç kızın yaşlarını da getirin!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GENÇ KIZIN YAŞLARINDAN BİRKAÇ SATIR… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GENÇ KIZIN YAŞLARINDAN BİRKAÇ SATIR… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Aslında iyi bir kaleminiz var. Okurken hiç sıkılmadım. Benim için şiirin uzunluğu veya kısalığı önemli değil. Yeter ki şiir benimle konuşsun, kekelemesin. Bu şiir, benimle sohbet eden bir tarzda. Hayat ve gayesi üzerine yazılmış felsefik bir şiir.
Şiirde hissettiğim, halet-i ruhiye, yaşının gençliğine rağman, yorgun bir gönül. Hayattaki ani ve hızlı gelişmeler ve buna bağlı olarak hayatın amacının kaybolması ya da güne bağlı değişmesi bizi yoran en önemli sebep galiba.
Şiirde hissettiğim, halet-i ruhiye, yaşının gençliğine rağman, yorgun bir gönül. Hayattaki ani ve hızlı gelişmeler ve buna bağlı olarak hayatın amacının kaybolması ya da güne bağlı değişmesi bizi yoran en önemli sebep galiba.
Şiiriniz güzel ve akıcı.
Kutlarım