BİHUŞ
Hızlı bir göçün başlangıcında
Dizleri yürümeye yabancı Hastalıktan yeni kalkan biri gibi Bir sıkıntı kötürüm eden Tuhaf bir acı Güçsüz bir öfke Görüntüler zahiri Göçebe sarhoşlukla Yeni açılmış yaralar vardı Yüreğinde Çürümüştü kendi yapraklarıyla Bir ağacın en yüksek dalında Suya düşerken rüzgâr Eski yollarda kırık dökük yıldızlar Bir yılanın bedeninde soğuyorken Kar Bir akrebin yanağındaydı Ürperen kış Kiraz zamanı Uğultulu soğukta Bulutlara asılıyken yıkılmış dalgalar Kayalarda kanıyordu sesleri Kış manzaralarını Dişliyordu çok sayıda kuzgun Bir irinin zonklamasında Geçerken dakikalar Zamanın bilinmeyen avuçlarına Saçlarını sağıyordu beyaz Beyaz bir kadın Mahzun ve yorgun bir göçmen kuşun kanadına Asılmış asa tıkırtılarını Anlamaya çalışırken Gayretkeş biri Diğeri Bir ihtiyarın iliklerindeki Uğultuları kelimelere çeviriyordu Bembeyaz bir boşluğun çınlayışı Zifiri karanlıkta kayboluyordu Birbirini doğururken hikâyeler Bir sokağın başında Küflü bir perde ağırlığıyla Çivilenip kalıyordu Yürüdüğü sokağın köşeleri Issızlığa yıkılırken Gecenin karanlığını Dişlerinin arasında tutarken zaman Kımıldıyor dar beyaz kâğıtlarda Beyaz duvarların rengi Zamanın içine akıp titreşirken pencerelerde… Böyle uzayıp gidiyordu Bir bihuşun imgeleri İç içe geçmiş kartpostallar gibi FATMA LEYLÂ DENİZ |