Ölümden İzinsiz...
Ölümden İzinsiz
uzaklığın büyür mü benimle? benliğim uzaklaşır mı kendimden senleştiğim gibi aklımı aldı da ömür dağlarındaki hırçın atmacalar yalnızlık kayasında parçaladılar dudaklarımı bir rüyalarımda ekmeğe kör bakmadığımı bilirim bir de öpmeyi unuttuğumu hep doğmamış bebelerin yüzleri suyu hürmetine perçemlerinden doğan güneşi gün ışığı kapardı ya gözlerini üzülürdü ya ellerimin dudaklarıma gidişi… ahmak ıslatanların ellerine değmesi hariç bir de hepliğini öpmeyi unuttuğumu zaten sendin taş bu ıslaklık şu ateş o kıvrıla kıvrıla giden yol dumanlı dağ türküsü işte ağlamışlıkla yüzümü yıkamışlığım affet tutamadım hiçbir yeminimi dünya tenha mıydı? yoksa aklımız hayattayken biz miydik türkülüsü sevdayla çıka gelmenin hayatın aklına? çelişki olmasa biz olmazdık değil mi be gülüm ve mutluluk bizimledir daima sığdıramasak da acılarımızı yüreklerimize uyandıracak bir sabah çıkar mutlaka gülüşlerimizi böyle bir son ellerimizin birbirlerini özlemesinin sınırsız kaçıklığına: sabah olacak korkmayalım hiçbir şey vardan yok olamaz varız bu alemin bir köşesinde ölümden izinsizliğimiz tek utanmazlığımız ve utanırsa aşk ölümlülükten şair ölmekten utansın gerisini zaman düşünsün yapayalnız bir yakınlığa tutunup kalabalık bir uzaklığa ulaşmak için her yaz kar çiçekleri sevmek gibi susuz kalmak gibi tarih denizinde ve bu alemin bir köşesinde tüter ne de olsa ölümden izinsizliğimiz Kağan İşçen |