Dolu(n)aydan Daha DoluyumŞubatın ortasında denize dalar gibi Titrek bedenim. Aslında, Sen nasılsan öyleyim işte Gün ışıkları sızıyor Ebruli gecelerimin üzerine Gittikçe az üzüyor beni yalnızlık Kokunu anımsatan Çiçek tozlarını süpürüyorum Penceremin pervazından Us’um ram, Us’um kabahatinden büyük Yüreğimse…viran Bilemeyeceğin kadar Kirpiğimde biriken Her katre tuzu içirmek istiyorum Özlemini kuruttuğum güllere Acısını kanatıp, irinli yaralarının Kötürüm bacaklarımın koltuk değneklerini Savurmak denizlere Ayalarımla kazıyıp mabedimi, Saçımın telini uzatmak güneşe Sıfırla başlayan takvimlere Lila divit uçlarından Şiirler karalamak Kifayetsiz sözcüklere inat Gevrek simit tadında Ve yanında ince belli bardakta İkindiler demlemek Uzun bıyıklı tavşan uçurtmaları salarken Göğün Tanrı’ya yakın yönüne Başımı çevirip yanan ne varsa dünlerimde Korlarına Ve tüm korkularıma adios demek Adios ! Çiğdem Parlayüksel |
En geç bir sonraki dolunaya dek....