Kırmızı ŞiirŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da
Kıtlıktan önce. En küçük bir şeyden coşardı Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak ‘a doğru Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi. Bir bulut geçsin üstünden Ayrılıktan çıkardı. Dünyayı, derdi, dünyayı Hiçbir şeylere değişmem. Şimdi yaşamak istemiyor. - İLHAN BERK
kum tanesi kalabalıklar içinde, minik oyuncak
vazosu kırık bir karanfildi hayat el kadardı yarınlar tanrısı ise avucunun içine sığmayacak kadar büyük tehlikeli bir oyunun içinde aurası yüksek en hızlı adımlar, onun yanılgısı dolup dolup boşalıyordu gençlik, kanında damarları patlatılana dek evde beklenen lapiska saçlı bir melek gelip çöken-se mahşeri karanlık yandı enginar tarlaları bir akdeniz akşamı bir martı çığlığı atıldı akbaba sokağında adı "âdi", cinsiyeti sapık görünmez olunca umut/havada cemre kokusu kendisini bir ateş tenini bir özgecan gibi hayal ederken sokaklara bırakılırken masum maskeli terörirstler bir küçük yakamoz, bir delidumrul dalgası beklerdi gövermek için güneş en verimli çağında bir işçi oldu çocuk aşkı tadamadan öldü, sağır oldu kimsecikler bıçak kemiğe nasıl dayanırsa öyle dayandı kırmızıya şiir yağlı ipte sallanan boyunlar hayal etti anneler.. Çiğdem (Parla)Yüksel (12 şubat 2015) |