Ful Çiçeğiüç oda iç içe tek koridor sakil gölgeler soluğu kesik akşam karanlığı ve eve dönüş gri cibinliklerle örtün beni mor vururken camlarda ışık, perde uçlarında bir günlük kelebek hevesi dudaklarım tarçın parmaklarım yoksulluk yanak çukurlarında sakla ışık gözlüm çocuk annem, soluğun ne güzel -domatese sapla beni ful çiçeği gibi- sonsuz şükrüm ebedi huzurum.. yaşlı şiltelerin hüzzam uykularında alev kanatlı bir kuşum ben senin yanında kur yapan bıyıklı kedi, merdivenden çıkan hayaletler birden bire alınan hediye birden bire sev beni içim aykırı aceleci güvercinlere inat taklasız yaşamak istersem kalan yarımı istemeden çıktığım yolda, din değiştirmeye zorlanıyorum bilmiyorlar aslında hepinizim-gözlerim silah *** güneşin dönüşü gecikmiş başka baharlara sarımsak kokar ekmeğin elleri çocukluğum sefalet bilmez, bisküvi arası üçgen lokum bir kibrit çakışıdır lüksü hayatın damla sakızı ağaçlarından, maşrapa sesine gizlenen anılar minicik delikten geçen ihtimal göğsümde öykü külleri ocak başı anason kokusu, yanında babam ve mangalda kalan acı isi.. bir iç çekiş bir yalnızlık yağmur öncesi yeşil kabuklu cevizlerden damağına bulaşır umut salarsın sabah ayazına sevdanın rızkına düşen son heceyi bilirsin ki kolayına kaçmaktır nefret duygusu öyle sonsuzdur ezanların imanı üflerken zaman ötüşür yeniden öpüşen yıldız çiçekleri hepinize aşk olsun geçmişin düşleri yine beni unuttunuz yeni yılda. Çiğdem Yüksel |