13
Yorum
33
Beğeni
0,0
Puan
1691
Okunma
itaat ettiğim turuncu bir akşam
yeni alınmış ayakkabı hevesi
dünyalar benim/ben dünyanın değil
ağırlaşmış bacaklarımı sarkıtıyorum çatıdan
uzaklaşan gemiler var gözlerimde
içinde rengarenk cüceler
hayaller giyiniyorum
hayallerim bile yoksul
yakışmıyor üzerime
uzak gözlüğü kırılmış hipermetrop gibiyim
ellerime güveniyorum sadece
arkamda
köşe başı kalabalığı
manşetler atılmış yine
gazetesini yayıyor kucağına bey amca
iç çekiyor hatunlara
hayat biraz da espri istiyor
yağmur yağıyor inceden
kokusu çocuk teninde anne öpücüğü
saçlarına yıldızlar bırakıyor kadınların
milyon kere eziliyorum göğün öteki yüzünde
samimiyetsiz bir seyyar satıcı çığlığı
belki de dünlerden yorgun
belki de hesapsızlık özlemi var içinde
dini imanı kalmamış bir hayatın
ellerim diyorum
ne çok istanbul, her köşesi sultan ahmet
çocukluğuma çıkıyor bütün vapurlar
ah babam
içim dağınık bir coğrafya
aslında pek takmam hayatı gidip bir köşede yaşarım da
tahammülüm yok
dikiş atamam yaralarıma/paslanmış çuvaldızla
gece olsun
evine dönsün insanlar
canlı canlı ölümü seçiyorsa korkmadan birileri
uyuyun
bu evrende kim kimin tanrısı belli değil
Çiğdem (Parla) Yüksel